15 Haziran 2012 Cuma

Bonding Uygulama Süresi Ne Kadardır

Size, güzel ve kendinizden emin bir gülümseme sunacak olan bu işlem için pek çok kez bir seans (15 dak. – 1 saat) yeterlidir. Uygulanacak seans sayısı, yapılacak işleme göre değişir.

Bonding

14 Haziran 2012 Perşembe

Diş Hekimini İlk Ziyaret

Bunun için en ideal zaman bebeğin ilk dişleri çıktıktan sonraki altı aydır. Çocuğunuzun dişleri ile ilgili problemler çok erken yaşlarda başlayabilecektir. Bu dönemde bebeğin beslenmesi, diş bakımı ve emme alışkanlığı hakkında bilgi edinerek ortaya çıkacak problemlerin başlaman önlemek mümkün olacaktır. Bunun için en ideal zaman bebeğin ilk dişleri çıktıktan sonraki altı aydır. Çocuğunuzun dişleri ile ilgili problemler çok erken yaşlarda başlayabilecektir. Bu dönemde bebeğin beslenmesi, diş bakımı ve emme alışkanlığı hakkında bilgi edinerek ortaya çıkacak problemlerin başlaman önlemek mümkün olacaktır.

Diş

Pedodonti Çocuk Diş Hekimliği

Diş Hekimi Korkusu

Estetik diş hekimi korkusunun sebebleri; çevresel faktörler, yanlış deneyimler ve ailesel faktörler diş hekimi korkusunun başında gelmektedirler.

Diş Hekimi Korkusunun Sebebleri

1.Çevresel Faktörler

Anne ve babalarla beraber okul ve çevresindekilerden çocuklarımızın yanlış duyumları.

2.Yanlış Deneyimler

Bazı diş hekimliği hizmetleri uygulamalarını çocuğun uygun olmayan şartlarda gözlemlemesi ve açıklama yapılmadan çocuklar da korkuya ortam hazırlanması;

a)Çocuk psikolojisine uygun olmayan hekimler ile çocuğun yaşadığı ve ömür boyu unutamayacağı kötü bir deneyim yaşamasıdır.
b)Çocuk Diş Hekimliği; Çocuk psikolojine uygun mekan, dekorasyon, müzik ve personel ile bu eğitimi almış sevgi ve sabrı diş hekimliğinde birleştirmiş uzman ya da istekli diş hekimleri yapmaktadır.
c)Çocuklar asla ve asla diş hekimine ilk ziyaretlerinde tedaviye başlamamalı, sadece tanışma, ortam ve aileleri tanıma, onlara sıcak ve sevgi dolu bir karşılaşma hazırlanmalı ve asla tedavilere zorlanılmamalıdır. Yapılacak tedaviler ve kontroller çocuklara detaylara inilmeden basitçe, ailelere ise tüm detayları ile anlatılmalıdır. Çocuğun korkuya kapılmasına sebep olacak tüm davranışlardan uzak durmalı ve onlar oyun ortamında dikkatini çekecek objelerle oyalanmalı ve ortam sevdirilmelidir.
ç)Tedavilere geçildiği zaman seanslar çok kısa tutulmalıdır. Çünkü çocuğun ağzını korkmadan açık tutması uzun süreli değildir. Bu kısa seanslar da ise en kolay ve acısız işlemlerle başlamak çocuğun güvenini sağlayacaktır ve hekimle olan ilişkilerini pekiştirecektir. Böylece çocuklarımız diğer işlemleri için kendi istekleri ile tekrar koşarak geleceklerdir.

3.Ailesel Faktörler
Türk aileleri çocuk eğitiminde çok yaygın olarak çocuklarına bazı istediklerini korkutarak yapmalarını sağlarlar. Bu yöntem çok yanlıştır. Örnek yaramazlık yapma dişçide iğne yaptırırım, dişini çektiririm, doktor sana iğne yapar, yemeğini çabuk ye çabuk gibi. Bu aile tipinde çocukların ağız ve diş sağlığı hekim-hasta ilişkilerini normale döndürmek çok zor ve uzun sürer. Nadiren ideal hekim-çocuk ilişkilerinin sağlanamadığı durumlar oluşur. Bu şartlar da bu çocukların ağız ve diş tedavileri çok özel yöntemler (genel anestezi) altında ya da sedasyon ile ameliyathane ortamında uyutularak sağlanabilir. Bu ortam aileler ve hekimler tarafından en son çare olarak sunulur. Başka çareler bulunmayıp tüm imkanlar denendikten sonra bu yöntemde amaç çocuğun ağız ve diş sağlığının düzenlenmesi, genel bünyesini etkileyen apse, iltihaplar yaygın çürüklerden kurtulmasını ve en önemlisi ise yapılan işlemleri çocuk hatırlamayacağı için psikolojik kalıcı korkular yaratmadan tedavi sonlandırılır.

Çevresel, ailesel ve yanlış deneyimlerin ortaya çıkardığı çocuktaki korkuyu önce aileler çocuklarına doğru bilgi vererek duyumlarının ya da gördüklerinin kendileri ile ilgili olmadığını doğru anlatarak, diş hekimlerini onlara sevimli göstermeleri ve anlatmaları şarttır. Çünkü çocuklar bu hekimler ile uzun süre 4-16 yaşlar arası ve sonrasında ki yıllar da birlikte olacaklardır.
İkincil olarak çocuklar da bu korkuyu yenmek; Bu bireylere uygun mekan, dekorasyon, müzik, eğitimli personel deneyimli sabırlı sevgi dolu ve modern diş hekimliği ile donanmış istekli ve uzman hekimlerin gayretleri ile oluşabilir. İşte bunlar çocuk ağız ve diş sağlığının genel kurallarıdır. Biz erişkin insanların geçmişimizde yukarıda bahsedilen konuların bir ya da bir kaçı ile kötü anılardan dolayı hala korkularımız devam eder. Tedavi ettirmeyerek uykusuz gecelerin sayısını sayamayız ve sonuçta çoğumuzun ağzında gecikmeden kapanan ve çektirdiğimiz dişlerimizin boş kalan yerleri ile yemekler de zorlanmaktayız. Ya da artık çok zor da kalarak yaptırdığımız ağzımızda bir ya da birkaç dolgumuz vardır. Bu sebepten çoğumuzun çiğneme ve öğütme sorunları mide hastalıklarına dönüşmüş durumdadırlar. Aileler ve hekimler bu sorunları birlikte zaman içerisinde sabırla başarılı bir şekilde çözebilirler.

Diş Hekimi

Estetik Diş Hekimi

Estetik Diş Hekimliği

Estetik Diş

Çocuğun Diş Hekimini İlk Ziyareti

Bunun için en ideal zaman bebeğin ilk dişleri çıktıktan sonraki altı aydır. Çocuğunuzun dişleri ile ilgili problemler çok erken yaşlarda başlayabilecektir. Bu dönemde bebeğin beslenmesi, diş bakımı ve emme alışkanlığı hakkında bilgi edinerek ortaya çıkacak problemlerin başlaman önlemek mümkün olacaktır. Bunun için en ideal zaman bebeğin ilk dişleri çıktıktan sonraki altı aydır.

Çocuğunuzun dişleri ile ilgili problemler çok erken yaşlarda başlayabilecektir. Bu dönemde bebeğin beslenmesi, diş bakımı ve emme alışkanlığı hakkında bilgi edinerek ortaya çıkacak problemlerin başlaman önlemek mümkün olacaktır.

İLK DİŞ MUAYENESİ

Çocuğunuzda henüz çürük ve ağrı olmadan dişhekimiyle tanışıp rutin `sohbet ve kontrol` ziyaretlerinde bulunulması, toplumdaki diş hekimi korkusunun çocuklara geçmesinin önlenmesi bakımından büyük önem taşır.

Çocuğumu ve kendimi ilk muayene nasıl hazırlayabilirim?

Çocuğunuzu diş hekimine götürmeden önce yapılacak işlem hakkında bilgi edinmek en doğru yöntem olacaktır. Genelde dişlerde çok büyük oyuklar oluşmadan ve şiddetli ağrılar başlamadan dişhekimine başvurmak tedavinin hem çocuk hem de hekim açısından daha kolay olmasını sağlar. Ancak, " Doktor iğne yapmayacak " diye ön yargı ile getirilen çocuğa hekim anestezi yapmak zorunda kalırsa, çocuğun hem size hem de hekime güveni kalmaz. Bu nedenle çocuğu tedavi konusunda doğru bilgilendirmek, korkusunu yenmek ve güvenini kazanmak açısından önemli olacaktır.
Çocuklarda dişhekimine karşı korku neden olur?
Alınması gereken önlemler nelerdir?

Çocuğunuza diş tedavisinin hiçbir korkulacak yanı olmadığını anlatırsanız, kolaylıkla dişhekimine götürebilirsiniz. Ancak genelde Anne-Babalar "Uslu olmazsan seni dişçiye götürürüm, O da bir güzel dişini çeker!" sözleriyle dişhekimi kavramını bir korku unsuruna dönüştürür.

Bu nedenle:
1) Çocuğun dişhekimine götürülmesi bir ceza anlamı taşımamalıdır. Tam aksine çocuğa dişhekimine severek gideceği bir ortam yaratılmalıdır.
2) Dikkat edilmesi gereken başka bir konu da, dişhekimine gitme ile çocuğun maruz kalacağı ağrı olayı arasında bir çağrışım uyandırmamaktır. Ancak, çocuğa " Dişin hiç ağrımayacak" diyerek onu yanıltmak; ilerideki tedavileri güçleştirir.
3) Diş hekimi ile çocuğun iyi bir diyalog kurması, çocuğun korkusunu yenmesine yardımcı bir faktördür. Bunun için dişhekiminin sorduğu sorulara çocuğun kendisinin yanıt vermesine izin verin.

Diş

Pedodonti Çocuk Diş Hekimliği


Porselen Dolgu Yaparken Ana Kural

Dişe yapılacak dolguyla çürümeden önceki doğal biçimi tekrar verilmeye çalışılır. Kullanılan dolgu tipi dişin konumuna ve işlevine bağlıdır.

Çiğneme işlevinin çoğunu yapan azı dişleri daha fazla basınca maruz kalırlar ve ön dişlerden daha dayanıklı bir maddeye gereksinimleri vardır.

Önceden en yaygın dolgu malzemesi gümüş amalgam idi ve arka dişlerde kullanılmaktaydı. Bu tür
dolgular aslında civa, gümüş ve diğer metal alaşımlarıdır. Ancak görünümleri itibariyle estetik karşılanmamaktadır.

Yine ön bölge dişlerde madde kaybına bağlı olarak
dolgu uygulamaları yapmak gerekebilir. Porselen dolgular çok fazla madde kaybı olan ve dişin tümden küçültülerek kuron uygulaması gerektiren durumlarda sağlıklı diş dokusunu korumak amaçlı geliştirilmiş bir dolgu yöntemidir. Daha estetik ve kullanışlı olduğundan amalgam dolguların yerine tercih edilmektedir.

İlk seansta dişin hastalıklı bölgeleri dışında, sağlıklı dokusundan tutuculuk için hiçbir aşındırma yapılmadan hazırlanan kavitelerin ölçüleri laboratuara gönderilir. Burada hastanın bu dişine özel hazırlanan dişin eksik olan yapısını tamamlayan porselenden dolgu hazırlanır ve 2. seansta hastanın dişine yapıştırılır. Dişle aynı sertlikte olan bu
porselen dolgu, ısırma kuvvetlerinden oluşan kırılmaları önler ve dişin eskisi kadar sağlıklı olmasını sağlar. Diş renginde olduğu için dolgu çıplak gözle ayırt edilemeyecek kadar doğaldır.
Artık tamamı ile kişinin kendi dişi ile aynı renkte, dişin formuna uygun olan kompozit dolgular yapılmaktadır. Gözle ayırt edilemeyecek kadar doğal olan bu dolgularda, gelişen cila teknikleri ile zamanla oluşabilecek sigara...vb. boyayıcılara bağlı renklenmeler de önlenmektedir. Hasta adeta dişinde hiç dolgu yokmuş gibi uzun yıllar bu sağlıklı ve estetik dolgulu dişlerini kullanırlar.

Ağız ve Diş Bakımı

Gün içerisinde, yaşamımızı sürdürmek için yiyip içtiklerimiz plağın tekrar tekrar oluşmasına neden olur. Plak olgunlaşmadan, yani yeterli mikrop nüfusuna ulaşmadan, diş üzerinden uzaklaştırılırsa dişlerimize ve diş etlerimize zarar veremez. Bu bilgi dişlerinizi günde en az 2 defa fırçalayın denilmesinin ardındaki nedendir.

Dişleriniz dört boyutludur. Ön, arka, yan ve çiğneyici yüzleri vardır. Mikrop plağı tüm yüzlere, özellikle girintili çıkıntılı yerlere yapışır. Ama insanlar genellikle sanki diş­lerin sadece ön yüzleri kirlenirmiş gibi sadece oraları fır­çalarlar. 40 saniye gibi süren, bu eksik fırçalama işlemi de, sadece fırçalanan bölgeleri korur. Fırçalanmayan yerlerde ise; özellikle arka dişlerin çiğneme yüzleri ve dişlerin ara yüzlerinde plak faaliyetleri bütün hızıyla devam eder. Yani bu bölgelerde çürük ve dişeti hastalığı için gerekli ortam sağlanmış olur.İdeal hijyen, dişlerin plaktan tamamen arındırılın asıdır.

Bu genelde yapıldığı gibi 40 saniye fırçalama ile sağlanamaz. Dişlerinizin ön, arka ve çiğneyici yüzleri kaliteli yumuşak bir fırça ile yeterli süre (yaklaşık 3 dakika) fırçalanmalıdır. Bu şekilde tüm yüzlerin fırçalanmasıağız-diş sağlığınızın yüzde 80'lik kısmını korur. Dişlerimizin ara yüzleri hâlâ plakla kaplıdır. Fırça kıllarının bu ara yüzlere ulaşması imkansızdır.

Dişlerimiz yan yana dizilerek bize o sevimli gülüşleri­mizi bahşeder. Dirsek temasıyla dururlar ama bir blok gibi de birbirine yapışık değillerdir. Dolayısıyla şu başımızın belası dental plağımız da dişlerimizin arasına rahatça yer­leşir, orada olgunlaşır; hatta buralarda daha da rahat eder. Çünkü düzenli bir fırçalama ile bile buralara ulaşılamaz. Belki çok küçük alanlardan bahsediyoruz ama konukları­mızın da gözle görülmeyecek kadar küçük olduğunu ve bi­zim küçük dediğimiz alanda trilyonlarca sayıya ulaştıkla­rını düşünürsek, bu bölgeleri ne kadar ciddiye almamız gerektiğini anlarız. Fırçanın giremediği bu ara yüzler diş­lerin şekline, dizilimine göre diş ipi, ara yüz fırçası ya da özel dental kürdanlarla mekanik olarak temizlenmeli, yani plak uzaklaştırılmalıdır. Bu bilgi, fırçaladığım halde dişlerim çürüyor sızlanmasının da cevabıdır. Dişlerinizi düzenli fırçalamanıza rağmen derin çürükler, diş kaybı, dişeti çe­kilmesi ve kanaması gibi ileri diş ve dişeti sorunları yaşamanızın temel sebebi, bu ara yüzlerin temizlenememesi ve buradan başlayan sorunların devamıdır.

Plakla savaşımızda bir silah da diş macunudur. Fakat nedense diş macununa gereğinden fazla değer verilir. Oysa plağın diş üzerinden uzaklaştırılmasını diş fırçası ve diş ipi gerçekleştirir. Diş macunu bunu daha konforlu, daha etkin bir temizlemeye dönüştürür. Bir de içindeki flor tak­viyesi ile dişlerimizin gücünü artırır. Dişlerimizin sararmasını önler. Fakat ben ıssız bir adaya düşecek olsam, ağız hijyenim için de sadece iki ürün alma hakkım olsa, diş fır­çası ve diş ipini alırdım. Beni kurtaran insanlara, belki sapsarı dişlerle gülümserdim, ama çürük ve dişeti sorunum olmazdı. İnsanlar daha önemli olan fırça kalitesi, şekli gibi özelliklerden çok diş macunu markası peşinde koşarlar. Tadı, kokusu hoşunuza giden flor içeren herhangi bir diş macununu kullanabilirsiniz. Ama fırça kalitesi, şekli, yu­muşaklığı dikkat edilmesi gereken noktalardır. Fırça kılları paralelliğini kaybettiğinde, sağa sola yamulduğunda de­ğiştirilmelidir.

Fırçamız çok yumuşak olmalıdır. Dişimizin üstündeki tabaka yani mikrop plağı, yapışkan bir tabakadır, ama ayakkabı çamuru gibi sert ve kazınması gerekecek kadar da değildir elbette. Dişinizin üstündeki bu yumuşak taba­kayı yumuşak bir fırçayla temizlemelisiniz. Sert fırça kul­lanırsanız, dişinizin mine tabakasında aşınmalara neden olursunuz. Bu da zamanla hem diş etlerinize travma etkisi yapar hem de mine tabakasında gözle fark edilmeyecek minicik çentikler açılmasını sağlar. Bu çentiklerin açıldığı yerlerde mine tabakası koruyuculuğunu kaybetmiştir ve dişinizde çürük olmamasına rağmen tatlı, soğuk ve ekşi gibi etkiler karşısında sızlamalar duyarsınız. Bir taraftan da, "Dişlerimi o kadar fırçalıyorum, yine de diş etlerim çe­kiliyor, ağrılarım oluyor," diye hayıflanırsınız. Bu durumu iyi bir hekim hemen anlar. Bu bölgede açılan mine taba­kasını özel maddelerle kapatır. Bu maddeler sık sık kontrol edilmeli, zaman içinde de bu tedavi tekrarlanmalıdır. Bu rahatsızlığın ileri düzeyde olanlarına daha ileri tedaviler de uygulanabilir.

Diş

Beyazlatılan Dişler Ne Kadar Süre Beyaz Kalır

Farklı diş beyazlatma (bleaching) metotlarıyla beyazlatılan dişler bir kaç yıl beyaz kalır. Fakat bu süre kişiden kişiye değişir. Yeme-içme alışkanlıkları, sigara ve fırçalama alışkanlığı dişlerin beyaz kalma süresini etkiler.Şu unutulmamalıdır ki, bleaching her zaman istediğiniz beyazlığı sağlamayabilir. Beyazlama oranı dişlerinizin beyazlatma işlemi uygulanmadan önceki tonuna bağlıdır ve kişiden kişiye değişir. Bu yüzden diş hekiminiz ile beklentilerinizi önceden konuşmalısınız.

Diş Beyazlatma veya diş ağartma, genel dişhekimliğinde çokça uygulanan bir işlem olmasına rağmen aslına Estetik/Kozmetik Dişhekimliğinin alanıdır. Çok kimse beyaz dişlerle yapılan bir gülüşü çok çekici bulur. Genelde süt dişleri, erişkinlik dişlerinden daha beyazdır. Kişi yaşlandıkça dişlerinin rengi de zamanla daha koyulaşır. Bu koyulaşma diş minelerinin mineral yapısındaki değişimden kaynaklanır. Dişler ayrıca, bakteri pigmentleri ve tütün kullanımından kaynaklanan renklenmelere de maruz kalabilir.

Beyaz dişler, gençlikle özdeşleştirildiğinden estetik görünümlü olmak isteyen kişiler tarafından oldukça arzulanırlar. Ancak şunu belirtmeliyiz ki, abartılı bir beyazlık çoğu durumda estetik olmayabilir. Her zaman için yüz ve ağız yapınıza uygun düşen doğal ton daha estetik olacaktır.



Beyazlatma
Diş Beyazlatma