6 Ekim 2012 Cumartesi

Pembe Estetik Nasıl Uygulanır


Yapılan cerrahi uygulamaya rağmen gülümseme sırasında diş etleri görünüyorsa burun deliğinin altındaki iki noktaya “botoks” uygulaması yapılabilir. “Böylece ifade değişikliği olmaksızın üst dudağın bir miktar düşüyor ve diş etleri görünmüyor” . Elbette bura da önemli olanın, yüz kaslarını çok iyi bilmek ve doğru noktalara uygulama yapmak olduğudur.






Pembe Estetik Nedir


Diş etlerinin, gülüş esnasında en önemli kriterlerden biri olduğunu söyleyen uzmanımız estetik bir gülümsemenin yalnız beyaz, muntazam dişlerle değil, bu dişlere uyumlu diş etleri ile mümkün olduğuna dikkat çekerek, estetik diş eti uygulamalarının pembe estetik olarak tanımlanabilir. “Diş etlerinin sağlığı, rengi ve seviyesi diş estetiğini tamamlar” göze hoş gelen, uyumlu ve temiz bir gülüş sağlamanın ilk adımının diş ve diş eti uyumunu sağlamaktır.




Pembe Estetik


Diş estetiğindeki önemli gelişmelerle birlikte çevre dokulara uygulanan “pembe estetik” (diş eti estetiği) konusundaki beklentiler de değişti. Özellikle üst çene bölgesindeki diş etlerinizin görüntüsü gülüşünüze ve dolayısıyla da güzelliğinize gölge düşürebilir. Estetik diş hekimliği uygulamaları arasında yer alan pembe estetik sayesinde, artık diş etleriniz gülüşünüze gölge düşüremeyecek.







Diş Zirkonyumun Yapısal Özellikleri


Son 40 yıldır metal destekli porselen restorasyonlar sabit protetik köprü restorasyonlarında kullanılmaktadır. Alerjik raksiyonların artması araştırmacıları farklı dental seramik arayışına itmiştir.

Tam seramik restorasyonlar alternatif olarak araştırılmaya başlanmıştır. Tam seramiklerin translusensligi sayesinde doğal diş görüntüsü yakalanabilmektedir. Tam seramik kron restorasyonlar hem ön bölge hem de arka bölgelerde kullanılmaktadır. Uzun dönem takiplerde bu restorasyonlar çok iyi sonuç verdiği bildirilmiştir. Son dönemlerde tam seramik restorasyonlar köprü restorasyonu olarak kullanılmaya başlanmış. Bununla ilgili olarak da hem in vit-ro hem de in vivo çalışmalar yapılmıştır. Tam seramik restorasyonların kırılgan olmaları onların köprü restorasyonu olarak kullanılmalarına engel olmuştur. Bu yüzden alternatif olarak CAD/CAM sistemiyle kullanılabilen “yıttrium oa-de partially-stabilized zirconia” (Y-TZP) kullanılmaya başlanmıştır. Y TZP ortopedide eklem protezi olarak kullanılmaktadır ve diğer seramiklere göre çok daha uyumlu, kırılmaya karşı dirençli olduğu belirtilmiştir. Bu özellikleri premolar ve molar bölgesinde daha rahat kullanılmasını sağlamıştır. Y-TZP seramikleri iki farklı yöntemle elde edilmektedir. Bunlardan biri, yeşil seramiklerden olan homojen zir-konia blokları sintirlendikten ve büzüldükten sonra son boyutları elde edilir. Diğer yöntem ise yoğun sintirlenmiş zirconia bloklar restorasyonların son halinde millenerek elde edilmiştir. Estetik sonuç açısından her iki yöntemde uygun sonuç vermektedir.

Zirkonyum (Zr) kimyasal bir elementtir. Atom numarası 40, atomik ağırlığı 91,22′dir. Heksago-nal kristal formunda bir yapı gösterir. Sıcaklığa ve korozyona karşı çok dirençlidir. Bir çok farklı bileşik halinde bulunabilir. Bunların en önemlisi zirkonyum oksit (ZrCfc) bileşiğidir. Zirkonyum sıcaklığa ve korozyona karşı çok dirençlidir. Bir çok farklı bileşik oluşturabilir. Bunlar zirkonat (ZrOs), zirkonu tuzu (ZrO”!) ve en önemli bileşiği ise zirkonyum oksittir (ZrCh)3.

Zirkonyum metalinin ilk defa 1789 yılında Sri Lanka’da bulunduğu, 1824′te Berzelius tarafından ilk defa potasyumla işlendiği, 1904 yılında bomba yapısı içinde Lely ve Hamburger tarafından kullanıldığı rapor edilmiştir. Fotoflaş tozu, havai fişek veya işaret fişeği ilk kullanım alanlarıdır. 1949 yılında da termal reaktörlerde ısı koru olarak kullanılmıştır. Nükleer sanayide kullanım alanı vardır.

Zirkonyum 2. geçiş serisinin elementlerinden biridir. Elektronu konfigürasyonunda tamamlanmamış iki tane 4d elektronu vardır. Zirkonyum, hafniyum ve ütanyum’a benzer özellikler göstermektedir. Hafniyum ve ütanyım gibi zirkonyum elementi de :. ne 3d ve 5d elektronuna sahiptir. Bu üç elementin kimyasal ve fiziksel özellikleri birbirlerine benzer, aralarındaki fark çekirdek yapılarından kaynaklanmaktadır. Zirkonyumun elektronik yapısı normal bir metale uygundur Zirkonyum paslanmaz çelik gibi kuvvetlidir. 200°C’de 8.3X104 MPa olan elastik modülü düşüktür. Zirkonyum metalinin saflığı, mekanik özelliklerini arttırmaktadır. Zirkonyum reaktif bir metal olduğu için, hava veya solüsyon ile temas ettiğinde yüzeyinde hemen oksit tabakası oluşur. Oluşan oksit tabaka zirkonyumun korozyona karşı dirençli olmasını sağlar. Birçok ortamda zirkonyum, titanyum ve paslanmaz çeliğe göre daha dayanıklıdır: 130°C’de, %37 oranındaki hidroklorik asidin korozyon etkisine karşı çok dayanıklıdır, fosforik aside karşı aşınma direnci 65°C’de ve %40 oranına kadar çok iyidir, %0.1′in üzerindeki hidroflo-rik asidin zirkonyuma hızlı yapışma özelliği vardır.

Zirkonyumun elastik modülü düşüktür. Çok reaktif bir madde olup havada ve sıvı içerisinde hemen oksit ile kaplanır ve korozyona dirençli bir hale gelir. Diş hekimliğinde, malzemenin sağlam oluşu ve korozyona olan direncinden dolayı kullanımı gündeme gelmiştir. İmplant parçalan, post malzemesi olarak, ortodonti braketlerde, kompozit malzemesi olarak, kron ve köprü materyali olarak kullanılmaktadır.

Seramik implant çevresinde de canlı destek alveol kemiği ile arada başka hiçbir doku bulunmaksızın, yapısal ve fonksiyonel bağlantı ve bütünleşme sonucu oluşan osse-ointegrasyon görünmektedir. Oluşan bu bağlantının, oluşması farklı, seramik malzemelerinin implant materyali olarak kullanılmasını gündeme getirmiştir. Zirkonyum oksitle kaplanmış implantlarla ilgili in vitro ve hayvan deneyleri yapılmıştır. Grosser-Schreiber ve ark. ZrN ve TiN kaplanmış disklerde plak birikimini karşılaştırmış ve Zr N kaplanmış disklerde plak birikiminin az olduğu belirtilmişlerdir. Bunun da diş eti iltihabına karşı avantaj olacağını rapor etmişlerdir.


Ortodonti (Çarpık Diş Tedavisi)


Ortodonti çapraşık dişlerin düzeltilmesi, diş, çene ve yüzdeki uyumsuzlukların giderilmesi ile ilgilenen bir bilim dalıdır. Ortodontistler (ortodonti uzmanı) çene kemiğinizin ve dişlerinizin doğru yerde ve doğru konumda yerleşmesini sağlar. Dişlerdeki çapraşıklıkların düzeltilmesi ile önemli bir estetik kazanım sağlandığı gibi, ağız ve diş sağlığına da pek çok katkıda bulunulur. Çapraşıklıkların giderilmesi ile bu bölgelerin daha kolay ve etkili temizlenmesi sağlanır, böylece çürük ve diş eti hastalıklarının önüne geçilmiş olur. Ayrıca dişlerin ve çenelerin birbiriyle kapanışları düzeleceği için daha sağlıklı çiğneme fonksiyonu kazanılmış olur. Çocuğunuz yaklaşık olarak 7 yaşına gelince, bir ortodonti uzmanı tarafından böyle bir tedaviye ihtiyacının olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.


Gülüş Estetiği ve Gülerken Şu Problemleri Yaşıyorsanız


Dişlerinizi gizlemeyebilmek için rahatça gülemiyorsunuz alın, göz çevresi ve dudakların yan tarafındaki çizgiler gülerken daha da artıyorsa. Gıdığınız çok fazla belirginleşmişse. Gülerken çeneniz daha da mı küçülüyor ya da daha mı belirginleşiyor? Nazolabial oluk dediğimiz, burun-dudak arasındaki çizginiz çok mu derinleşiyor? Gülerken dudaklarınız çok mu inceliyor? Başkalarının gülüşünü mü beğeniyorsunuz? Bu sorularımızın cevapları evetse; siz gülüşünüzü beğenmiyor ve ne yazık ki belki de gülemiyorsunuz. Oysaki gelişen teknolojinin biz estetik cerrahlara sunduğu imkanlarla sizlere özlediğiniz gülüşü geri kazandırmak hiçte zor olmayacaktır. Estetik cerrahi, sanatın tıpla buluştuğu noktadır. Mutlu yüzü yaratmakta da gülüş dizaynı kavramı ile tanışırız.

Diş Hekimi Korkusu ve Ailesel Faktörler


Türk aileleri çocuk eğitiminde çok yaygın olarak çocuklarına bazı istediklerini korkutarak yapmalarını sağlarlar. Bu yöntem çok yanlıştır. Örnek yaramazlık yapma dişçide iğne yaptırırım, dişini çektiririm, doktor sana iğne yapar, yemeğini çabuk ye çabuk gibi. Bu aile tipinde çocukların ağız ve diş sağlığı hekim-hasta ilişkilerini normale döndürmek çok zor ve uzun sürer. Nadiren ideal hekim-çocuk ilişkilerinin sağlanamadığı durumlar oluşur. Bu şartlar da bu çocukların ağız ve diş tedavileri çok özel yöntemler (genel anestezi) altında ya da sedasyon ile ameliyathane ortamında uyutularak sağlanabilir. Bu ortam aileler ve hekimler tarafından en son çare olarak sunulur. Başka çareler bulunmayıp tüm imkanlar denendikten sonra bu yöntemde amaç çocuğun ağız ve diş sağlığının düzenlenmesi, genel bünyesini etkileyen apse, iltihaplar yaygın çürüklerden kurtulmasını ve en önemlisi ise yapılan işlemleri çocuk hatırlamayacağı için psikolojik kalıcı korkular yaratmadan tedavi sonlandırılır.

Çevresel, ailesel ve yanlış deneyimlerin ortaya çıkardığı çocuktaki korkuyu önce aileler çocuklarına doğru bilgi vererek duyumlarının ya da gördüklerinin kendileri ile ilgili olmadığını doğru anlatarak, diş hekimlerini onlara sevimli göstermeleri ve anlatmaları şarttır. Çünkü çocuklar bu hekimler ile uzun süre 4-16 yaşlar arası ve sonrasında ki yıllar da birlikte olacaklardır.

İkincil olarak çocuklar da bu korkuyu yenmek; Bu bireylere uygun mekan, dekorasyon, müzik, eğitimli personel deneyimli sabırlı sevgi dolu ve modern diş hekimliği ile donanmış istekli ve uzman hekimlerin gayretleri ile oluşabilir. İşte bunlar çocuk ağız ve diş sağlığının genel kurallarıdır. Biz erişkin insanların geçmişimizde yukarıda bahsedilen konuların bir ya da bir kaçı ile kötü anılardan dolayı hala korkularımız devam eder. Tedavi ettirmeyerek uykusuz gecelerin sayısını sayamayız ve sonuçta çoğumuzun ağzında gecikmeden kapanan ve çektirdiğimiz dişlerimizin boş kalan yerleri ile yemekler de zorlanmaktayız. Ya da artık çok zor da kalarak yaptırdığımız ağzımızda bir ya da birkaç dolgumuz vardır. Bu sebepten çoğumuzun çiğneme ve öğütme sorunları mide hastalıklarına dönüşmüş durumdadırlar. Aileler ve hekimler bu sorunları birlikte zaman içerisinde sabırla başarılı bir şekilde çözebilirler.