Halk arasında kaplama veya takma diş olarak adlandırılan protezler çeşitli nedenlerle kaybedilmiş dişlerin yerine ya da estetik bozuklukların giderilmesi için, kişinin çiğneme, konuşma fonksiyonlarını gerçekleştirebilmesi için yapılan yapay dişlerdir. Ağız içindeki çürükler, dişlerde aşırı harabiyete neden olmuş ve dişlerin dolgu yapılamayacak duruma gelmesine sebep olmuşsa sağlam ana dişi kurtarmak adına porselen kaplama başlıca uygulamalardan biridir.
12 Kasım 2012 Pazartesi
Porselen Lamina Tedavisinin Avantajları Nelerdir
• Estetik gülümseme amaçlı yapılabilecek en konservatif (koruyucu) tedavilerden biridir. Bu, laminaların yapılabilmesi için dişten kaldırılacak dokunun çok az olmasından kaynaklanır. Sadece dişin ön yüzeyinden ortalama 0,3-0,7 mm madde kaldırılır. Hatta bazı vakalarda hiç diş kesilmez. Tedavi süresi dişeti problemi yok ise kısadır. 2 yada 3 randevuda yepyeni bir gülüşe kavuşabilirisniz.
• Size özel hazırlanacak olan model ile dişleriniz daha kesilmeden 3 boyutlu olarak kendi ağzınızda nasıl bir görüntüye sahip olacağınızı görebilirsiniz.
• Doğru endikasyon, doğru teknik ve iyi bir gülüş dizaynı ile yapıldığında diğer insanlar tarafındanhemen fark edilemeyecek kadar kişinin yüzüyle bütünleşmiş estetik dişlerdir.
• Işık geçirme özelliği olduğu için doğal dişten ayırmak mümkün değildir. Bir lamina ne kadar çok ışık geçirme özelliğine sahipse o kadar daha doğal sonuç elde edilir.
• Kahve, çay, sigara gibi dış etkenlerle renk değiştirmez.
• Materyal olarak oldukça kırılgandır. Fakat, mineye tam olarak yapıştırıldığında, germe ve çekme kuvvetlerine karşı direnci çok yükselir.
Diş Beyazlatma ve Dişler Neden Renklenir
Dış kaynaklı renkleşmede boyar madde rengi ile dişteki renkleşme benzerdir. Yiyeceklerin ve içeceklerin de boyar maddeleri direk olarak diş yüzeyine tutunabilir. Bu durumda ağıza alınan yiyecek ile renkleşme benzer renktedir. Bu gıdaların içindeki boyar madde çoğunlukla tannindir. Burada iyon yer değişimi mekanizması işlemektedir. Buna N1 tip renkleşme denir.
Pigmentli maddeler pelikıla bağlanır ve daha sonra rengi değişirse buna N2 tip renkleşme denir. Dişin diş etine yakınl bölgelerdeki sarımsı renkleşmeler ile yaşla birlikte kahverengi pelikıl oluşumu bu şekilde olmaktadır. Renkleşme sürekli pelikıl oluşumu ve pelikıl proteinlerinin denaturasyonu şeklindeki modifikasyonu ile olmaktadır.
Renksiz maddelerin diş yüzeyine bağlanması ve buradaki kimyasal değişim sonucu renkleşmeye neden olması N3 tip renkleşmeleri oluşturmaktadır. Klorheksidin gargara renkleşmesi, kalay fluorid renkleşmesi bu grup içindedir. Yüksek miktarda karbohidrat ve şeker içeren elma, patates gibi yiyecekler bu şekilde kahverengi renkleşme yaparlar.
N1 tip renkleşmeler profesyonel temizlikle (diş hekimi tarafından yapılan diş taşı temizliğiyle) giderilebilir ve ağız hijyeni sağlanarak önlenebilir. N2 tip renkleşmeleri çıkarmak daha zordur. Ancak bunlarda klinikte profesyonel temizlikle giderilebilirler. N3 tip renkleşmeler için çoğunlukla karbamid peroksit gibi bir oksidasyon maddesi ile (diş beyazlatma ile)çıkarılabilir.
Dış kaynaklı renkleşmelerin en önemli nedeni, boyar madde içeren yiyecek ve çay, kahve, kola gibi içeceklerin sık alınmasıdır. Bu şekilde mine yüzeyinde açık kahverengi-siyah renkleşmeler görülür. Sigara, sigar, pipo kullanımı ile daha çok servikal bölgelerde sarımsı kahverengiden siyaha kadar oluşabilen renkleşmeler oluşabilir. Tütün çignenmesi ise minedeki mikro çatlaklarda koyu renk oluşumuna ve yumuşak doku hasarlarına neden olur. Mikroçatlaklarda oluşan renkleşmelerin giderilmesi hemen hemen imkansızdır.
Bazen dişler sürmeden önce renkleşebilirler. Boyar maddeler diş yapısını etkilemişlerdir, ve bu renkleşmeler iç renkleşmelerdir. İç renkleşmeler dişlerin gelişimi sırasında alınan tetrasiklin, fluorür gibi bazı ilaçlardan, diş gelişimi döneminde geçirilen ateşli çocuk hastalıkları, eritroblastosis fötalis, porfiria gibi yogun pigment oluşumuna yol açan hastalıklardan yada genetik hastalıklardan kaynaklanabilir.
Tetrasiklin renkleşmesi. İntra uterin yaşamın ikinci trimestrinden başlayarak 8 yaşına kadar olan dönemde, yani dişlerin formasyonu döneminde alınan tetrasiklin, (antibiyotik) dentin mineralizasyonu sırasında Ca ile şelasyon yapar ve tetrasiklin ortofosfat oluşur. Renkleşme, böyle etkilenmiş dişlerin güneş ışınları alması sonucu tetrasiklin salınımı ile oluşur. Bu nedenle genellikle kesici dişlerin vestibül yüzeylerinde koyu gri veya morumsu kahverengi renkleşme olurken daha az ışık alan azı dişlerinde sarı renkleşme görülür. Renkleşmenin ağırlığı ve yaygınlığı ilacın kulanılma süresine ve kullanım zamanına bağlıdır.
Endemik fluoroz renkleşmesi. İçme sularında 1-2 ppm den yüksek miktarda F bulunması, ameloblast metabolizmasının etkilenmesine dolayısı ile defektli mine organik matrisi oluşumuna ve yetersiz mineralizasyona neden olur. Diş macunu, ağız gargarası gibi fluorür içeren ürünlerin aşırı kullanılmının da fluoroza neden olduğu bildirilmiştir. Böyle dişlerin yüzeyinde beyaz, tebeşirimsi opak alanlar ve sarı kahverengi ya da siyahımsı bölgeler örülür.
Hastalıklardan kaynaklanan renkleşmeler. Bebeklik döneminde agır bir sarılık geçiren çocukların dişlerinde mavi gri veya kahverengi renkleşmeler, eritroblastosis fötaliste çok sayıda eritrosit yıkımına bağlı karekteristik kahverengi dişler, porfiriaya da ağır pigmentasyona bağlı parlak kahverengi dişler görülür. Bebeklik döneminde, mine oluşumu sırasında geçirilen ateşli hastalıklar, cerbral paralisi, travmaya bağlı nörolojik hasarlar, C ve D avitaminozu, kalsiyum ve fosfor eksiklikleri mine organik matrisinin salgılanma yada matrisin kireçlenme mekanizmasında bozukluğa neden olur. Bu durumlarda hipoplastik veya hipokalsifiye mine oluşumu görülür. Böyle dişler ilk sürdüklerinde normal renktedir, ancak daha sonra dış etkenlerin kalitesiz mineye yerleşmeleri kolay olduğu için kısa sürede dişlerde renkleşmeler oluşur. Hipoplaziler bir veya birkaç dişte birden görülebilir. Amelogenezis imperfekta, dentinogenezis imperfecta gibi kalıtsal hastalıklarda da mine hipoplaziktir ve tüm dişlerde renkleşmeler görülür.
Ne şekilde olursa olsun renkleşen minenin beyazlatılması bazı yöntemlerle yapılır. Beyazlatma yöntemleri genel olarak canlı dişlerde beyazlatma ve cansız dişlerde beyazlatma yöntemleri olarak sınıflandırılabilir. Canlı dişlerde beyazlatma yöntemleri, kullanılan beyazlatma maddelerine göre hidrojen peroksit beyazlatması ve aşındırma beyazlatması olarak ikiye ayrılır. Ancak bazı durumlarda her iki yönteminde sakıncaları vardır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir;
1. Geniş pulpalı dişlerde,
2. Diş eti çekilmesi,
3. Ortodonti hareket sonucu aşırı hassasiyet,
4. Ağır mine kaybı,
5. Ağızda porselen kron gibi pahalı restorasyonlar,
6. Hamilelik ve emzirme dönemindeki kadınlarda,
7. Hidrojen peroksit alerjisi olan kişilerde.
Bunlardan birine sahip olup olmadığınız ve bunların diş beyazlatması için size engel olup olmadığını muayene sonucu diş hekiminiz belirleyecektir.
Çocuklarımın Benekli Dişleri Var. Beyazlatma İşe Yarar Mı
Benekli dişler diş gelişimi sırasındaki fazla floridden kaynaklanır. Bu duruma fluorozisdenir. Mükemmel gözükmeseler de bu dişler çürümeye karşı aşırı dayanıklıdırlar. Benekler aynı zamanda ortodonti tedavi sonrasında da görülebilir. Yetersiz hijyenden kaynaklanan bu dekalsifikasyon durumunda bu bölgeler çürüğe karşı daha hassastırlar.
Çocuklar ve beyazlatma üzerine bir araştırma yapılmamış ama geçici diş hassasiyeti haricinde yan etkisi görülmeyen beyazlatma işlemleri yapılmıştır. Beyazlatma için dişler tam çıkana kadar beklenmesini tavsiye ederiz, aksi taktirde çıkmamış bölgeler beyazlamayacaklardır. Beyaz noktalar daha hızlı beyazlamalarına rağmen çevrelerindeki bölge beyazladıkça aradaki fark yokolur. Çevredeki bölgeler daha beyaz olacağından beyaz noktalar daha zor farkedilir. Sonuçlar değişir ve garanti verilemez.
Gene olarak çocuklarda pulpa odası (diş sinirlerinin bulunduğu kısım) fazla genişse diş beyazlatma önerilmez, buna uygun olup olmadığını ise çekilecek filmler ile diş hekiminiz tespit edecektir, ama normal şartlar altında en alt sınır 16-18 yaş olarak kabul edilebilir.
Eğer Dişimde Köprü Veya Ortodonti Tel Varsa Diş Beyazlatma Yaptırmam Sorun Olur Mu
Eğer kalıp maddesi, tel veya köprünün altına sıkışırsa köprü veya telinizi gevşetebilir ve kalıbı çıkarmakta zorluk çekersiniz. Ayrıca ortodonti (tel) tedavinizin bitmesinin ardından diş beyazlatma yapılmsı daha uygundur. Köprü protezleriniz var ise arka bölgede ise problem olmaz ama ön bölgede ise dişleriniz beyazlayıp porselenleriniz daha koyu kalacağı için bu problem yaratabilir, bu durumda da eğer zamanı geldiyse köprü veya kronunuzu yeniletmek ve yeni beyazlamış renge göre yapılması daha uygun olacaktır.
Grileşmiş Lekeli Dişlerim Var ve Dişlerimi Beyazlatmak İstiyorum
Tetrasiklin renkleşmelerinin beyazlatılması zordur. Sonuçlar değişir ve garanti edilemez. Eğer bir marka beyazlatıcı kullandıysanız diğer bir markayı kullanmanız çok şey farkettirmeyecektir. Tetrasiklinlii dişleri beyazlatırken bazen ortaya eşit olmayan beyazlama veya düşey tetrasiklinli çizgileri çıkabilir. Bazı durumlarda ise dişler düzgün beyazlayarak kullanıcıyı memnun etmiştir. Beyazlatma ürünlerinin kullanımı kabul etmek, kullanımdan gelen bütün riskleri kabul etmek demektir. Tetrasiklinli lekeli dişlerde temizleme öncesi diş doktoruna görünmeniz önerilir ve sonuçları görmek için birkaç ay beklemek gerekebilir.
Beyazlatma Jelini Ne Kadar Süre Kullanmalıyım
Beyazlatmanın ne zaman bitirileceği kişisel ve diş hekiminizin kararı ile sonuçlandırılacak bir tercihtir. Sonuçlardan memnun olduğunuz zaman bırakabilirsiniz. Dişler birkaç gün veya 2 hafta içinde beyazlarlar ve sonunda daha fazla beyazlamayacakları bir noktaya gelirler. Bu ulaşacağınız son noktadır ve buradan sonra daha fazla beyazlamayacaktır. Biraz solmaları ve daha sonraları stabil bir renkte durmaları normaldir. 2-4 haftadan daha fazla beyazlatma tavsiye etmez. Çoğu diş tedavinin ilk haftasında iyice beyazlarlar.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)