9 Aralık 2012 Pazar

Lazerle Ağrısız Tedavi

Lazer ile tedavide hasta ağzında herhangi bir sıcaklık değişimi, titreşim, ağrı olmadığı gibi pek çok kişiyi korkutan kullanılan cihazların sesi de yoktur.

Lazer enerjisi diğer tıp alanlarında kullanıldığı gibi diş hekimliğinde de aktif bir biçimde kullanılabilmektedir. Son yıllara kadar sadece diş etleri gibi yumuşak doku ve beyazlatmada kullanılan lazer enerjisi atomize su ile birleştirilip elde edilen hidrokinetik enerji sayesinde diş, kemik...gibi sert dokularda da kullanılmaya başlanmıştır.

Lazer ile tedavide hasta ağzında herhangi bir sıcaklık değişimi, titreşim, ağrı olmadığı gibi pek çok kişiyi korkutan kullanılan cihazların sesi de yoktur. Hepsinden önemlisi lazer tedavi için anesteziye gerek duyulmaz. Dolayısıyla normal diş tedavisinde anestezi sonrası ağızda duyulan şişkinlik, kızarıklık oluşmaz.

Kliniğimiz lazer teknolojisini uygulayan ülkemizdeki çok az sayıdaki kliniklerden birisidir. Daha detaylı bilgi almak için bizimle temasa geçebilirsiniz.

Lazer Tedavisinin Uygulama Alanları

- Lazer ile dolgu öncesi ağız hazırlığı-çürük temizlenmesi,
- Diş eti tedavileri.





Gülüş Estetiği ve Estetik Amaçlı Gülme Hattının Düzenlenmesi

- Küretaj (derin diş eti temizliği),
- Depigmentasyon (diş etlerinde oluşan pigmentlerin temizliği),
- Yumuşak doku lezyonlarının çıkarılması,
- Aft ve uçuk tedavileri,
- Diş hassasiyetleri tedavisi (dentin kanallarının kapatılması)
- Diş beyazlatma cerrahi tedaviler (20 yaş dişleri, implant, ağız ve çene ameliyatları gibi),
- Biostimülasyon (cerrahi operasyon sonrasında duyulan ağrıların oluşumunun önlenmesi gibi).

Yukarıda saydığımız lazer ile tedavi yöntemlerinde hastalarımızın tedavi sonrası iyileşme süreçleri çok daha kısa olup, memnuniyetleri klasik yöntemlere göre çok daha yüksek olmaktadır.

Pedodonti (Çocuk Diş Hekimliği)

Pedodonti ya da pediatrik diş hekimliği (çocuk diş hekimliği), daimi dişlenme tamamlanıncaya kadar çocuklarda süt ve daimi dişlerin hastalıkları ve tedavisi ile ilgilenen bilim dalıdır.

Diş hekimleri, diş hekimliği fakültelerinden mezun olduktan sonra, ilgili fakültelerin pedodonti anabilim dalında doktora eğitimini (4-6 yıl) tamamlayarak pedodonti uzmanı olmaya hak kazanırlar.Süt ve daimi dişlerin tedavileri; koruyucu uygulamalardan, dolgu ve kanal tedavilerine, dişlerde meydana gelen travmalardan erken süt dişi kaybına bağlı olarak ileride ortaya çıkabilecek ortodonti sorunların engellenmesi için yapılacak yer tutucu apareylere kadar uzanan geniş bir yelpazede değerlendirilebilir.

Pedodontistler (çocuk diş hekimleri) çocukların ilk karşılaştıkları diş hekimleridir. Bebeklikten genç erişkinliğe kadar geçen süre içersinde tüm ağız-diş sağlığı sorunları ve koruyucu tedavileri pedodontistler tarafından yapılmaktadır. Çocuğunuzun diş tedavilerinde tedavinizi gerçekleştirecek doktorun pedodonti uzmanı olması, ilerde oluşabilecek diş hekimi korkusunu ortadan kaldırarak, çocuğunuzun daha uyumlu ve diş sağlığı konusunda daha bilinçli olarak yetişmesine yardımcı olabilecek en önemli faktörlerdendir. Çocukların diş doktoru ile ilk tanışmasının, sonraki dönemlerde diş tedavisi sırasındaki davranışlarını etkileyebileceği için oldukça önemlidir. Çocuğunuzun bir pedodontistle tanışması için doğru olan zaman, ilk dişlerin çıkmasından hemen sonra olmalıdır.

Pedodontistin (çocuk diş doktoru) çocuğa doğru davranış yönlendirmesi tekniklerini uygulayarak diş tedavisini bir oyun gibi sevdireceği ve çocuğun diş tedavisine motive bir şekilde gelmesini sağlayacağı için ilk tanışmada "Ne kadar erken o kadar iyi" prensibinin geçerli olduğu kanıtlanmıştır.

Doktorunuza gelmeden birkaç gün önce çocuğunuzla diş hekimi oyunu oynayın. Örneğin o bir diş hekimi olsun, siz hasta olun, sizin dişlerinizi fırçalasın. Diş doktorunda çok eğlenceli aletler olduğunu ve doktorun bunları ona tanıtacağını ve sadece onun dişlerine bakmak isteyeceğini anlatın.

Evde yapılan ve günde 2 kez olan diş fırçalama, çocuğun diş hekimi ziyaretine hazırlanması için önemlidir. Diş fırçalama sayesinde hem dişlerine düzenli temizlik yapılmış olur hem de çocuk ağzını açma ve bir süre açık tutma alışkanlığı kazanır. Çocuğunuzun yanında siz ya da yakınlarınızın diş doktoru ile ilgili olumsuz tecrübelerini konuşmayın ve paylaşmayın. Diş randevusunda çocuğunuzun beslenme alışkanlıkları, biberon veya emzik kullanımı ve genel durumu hakkında doktorunuza bilgi verin.

Çocuğunuzun 0-5 yaş arasında ağzını açık tutarak sabit oturabilme süresinin 20 -30 dk. arasında değişebildiğini unutmayın. Bu nedenle çocuğunuzun doktoruyla etkili ve başarılı bir iletişim kurabilmesi açısından dikkatini yalnızca doktora vermesi konusunda yardımcı olmaya çalışın.

Süt dişleri bebekliğin ilk 6 ayında süt dişleri sürmeye başlar. Bazı durumlarda ilk süt dişlerinin sürmesi 1-2 ay kadar gecikebilir veya erken meydana gelebilir. Ebeveynler tarafından çoğu zaman endişe yaratabilecek olan bu durum aslında çok normaldir. Bebek, ilk diş sürmesini takip eden her 6 ayda yeni bir grup diş çıkartacak ve süt dişlenme dönemi 2,5-3 yaşına kadar, toplam 20 adet süt dişi ağızda olacak şekilde tamamlanır. 6 yaşında ise daimi dişlenme dönemi başlar ve 12-13 yaşına kadar yetişkin bir insanda olan tüm dişler çocukta tamamlanmış olur. Süt dişleri ağızda çıkarken bazı problemleri de beraberinde getirebilir. Bebeklerde; salya akışının artması, iştahsızlık, ağrı, uykusuzluk, ateş ve ısırma güdüsünün artması...gibi semptomlar çok sık görülür.

Pedodonti ve Çocuklarda Oluşabilecek Sıkıntıları En Aza İndirebilmek İçin

- Bebeğin çiğnemesini sağlamak; Burada diş etlerine masaj uygulanarak basıncı azaltmak amaçlanmaktadır. Bu nedenle de çiğnenen şey soğuk olursa yararı artar. Soğuk muz veya havuç, lastik bir diş halkası bebeğin oyun gibi uygulayabileceği yöntemlerdendir. Dikkat edilmesi gereken, bebeğin bu çiğneme sırasında mümkün olduğunca dik oturtulması ve yalnız bırakılmamasıdır.
- Soğuk içecek ve yiyecekler; Buzdolabında soğutulmuş püre, yoğurt...gibi yiyecekler diş etlerinde daha rahatlatıcı bir etkiye sebep olacaktır. Su verirken de ılık su yerine biraz daha soğutulmuş suyu biberonla içirmek faydalı olabilecektir.
- Diş etlerine masaj; Bebeğin kendi kendine diş kaşıyıcıları ısırması, çiğnemesi çok fayda sağlamıyorsa, annenin işaret parmağına saracağı temiz bir gazlı bezle bebeğin diş etlerine yapacağı masaj, bebekte bir rahatlama sağlayabilir. Doktoruna danışılarak bu masaj eczanelerde satılan diş jelleri ile de yapılabilir.
- Ağrı kesiciler; Yukarıdaki yöntemlerden çok bir fayda sağlanamıyorsa, mutlaka doktoruna danışılarak paracetamol içerikli ağrı kesici şuruplardan kullanılabilir.

Süt dişlerinin belli yaşlarda yerlerini kalıcı dişlere bırakacak olmasından dolayı, bazı anne ve babalar tarafından önemsenmez. Bu çok yanlıştır. Süt dişlerinin; çiğneme fonksiyonunu yerine getirerek çenelerin gelişimine yardımcı olması, konuşmanın düzgün gelişimine yardımcı olmaları, kapladıkları alanı kendilerinden sonra gelecek daimi diş için koruyup daimi dişler sürerken ona rehberlik yapmaları gibi sayısız faydaları vardır. Bundan dolayı, 6. ayda ilk diş sürmesini takiben bebeğin bir diş hekimine götürülmesi ve yapılacak düzenli kontroller, ileride oluşabilecek sorunları önleyebilir. Süt dişleri sağlıklı olan bir bebeğin büyük ölçüde mutlu bir bebek olacağı unutulmamalıdır.

İmplant ve Risk Faktörleri

• Radyoterapi gören hastalarda yara iyileşmesi geciktiğinden dolayı implant tedavisi için bir süre beklenmesi gerekmektedir.
• Kontrol edilemeyen diabet, özellikle juvenil diabet (Tip I) hastalarında implant tedavisi risk oluşturmaktadır.
• Kanama hastalığı veya antikoagulan ilaç kullanan hastalarda implant tedavisi risk oluşturmaktadır.
• Aşırı sigara tüketimi dental implantların uzun dönem başarısını olumsuz etkilemektedir.





İmplantın Avantajları

Daha estetik ve daha doğal bir görünüm sağlarlar. İmplant uygulamaları sağlıklı bir ağız yapısı ve güzel gülüşlere ulaşabilmek için fonksiyon, estetik ve anatomik açıdan doğal dişin en iyi alternatifi olarak görülüyor. İmplant üstüne yapılan total (damak), parsiyel veya sabit protezler hiç oynamaz. Tutuculuk maksimumdur. Çekilmiş dişlerin olduğu kemik bölgelerinde zamanla madde kaybı olur ve kemikler gittikçe incelir. Buna bağlı yüz profilinde bir takım değişiklikler olur. İmplantların yerleştirilmesi ile bu kemik kaybı engellenir. Çiğneme fonksiyonu düzeldiği için daha dengeli ve iyi beslenme sağlanır. Böylece iyi çiğneyememeye bağlı olarak oluşmuş mide problemleri giderilir. Doğal görünüm ve estetiğin sağlanması ile kişinin kendine güveni artar. Yapılan bilimsel çalışmalarda implant başarısının % 90-100 arasında değiştiği gösterilmiştir. Fakat elbetteki her tıbbi işlemde olduğu gibi %100 garanti vermek mümkün değildir.