6 Eylül 2012 Perşembe

Pembe Estetik ve Gingivektomi


Diş eti büyümelerinde ve derin ceplerin olduğu bölgelerde diş etinin kesilerek çıkarılması işlemidir. Daha sonra diş eti konturları düzeltilerek, diş etinin fizyolojik ve estetik bir form alması sağlanır.


Pembe Estetik

Estetik bir gülümseme yalnız beyaz, muntazam dişlerle değil, bu dişlere uyumlu diş etleri ile mümkündür. Estetik diş eti uygulamalarının adı pembe estetikdir. `Diş etlerinin sağlığı, rengi ve seviyesi diş estetiğini tamamlar’ göze hoş gelen, uyumlu ve temiz bir gülüş sağlamanın ilk adımının diş ve diş eti uyumunu sağlamaktır. Sağlıklı diş eti açık pembe renkte, dişe ve kemiğe sıkıca yapışmış olup, portakal kabuğuna benzer parlak ama pütürlü bir görünümü olur.


Diş Beyazlatma Sonsuza Kadar Beyaz Dişler Anlamına Mı Geliyor


Bu düşünce inandırıcılıktan uzaktır; sadece açık renkli yiyecekler yenilip su içilirse mümkün olabilir ama bu durm mantığa aykırıdır. Diş beyazlatma işleminin sonucu 3-6 arasında etkilidir; dişlerde yoğun miktarda sarılık varas beyazlatma işlemi çok daha etkili olurve bu etki uzun süre hissedilir.

Bleaching yani dişlerin “ağartılması” işlemi son yıllarda büyük gelişim göstermiştir ve yetkili diş hekimliği organizasyonlarınca güvenilirliliği kabul edilmiş bir tedavi yöntemidir. Eğer birey dişlerinin formundan memnun ise, renginden memnun değilse diş beyazlatma en koruyucu yöntemdir.

Dişlerimiz söz konusu olduğunda onların beyazlıkları her zaman sağlık ve estetiğin vazgeçilmez unsuru olarak kabul edilmiştir. Dişlerimiz yaşayan, dış ortamla ilişki halinde ve ondan etkilenen canlı dokulardır. Yediğimiz ve içtiğimiz bir çok madde onlar üzerinde etkiye sahiptir. Bunlar arasında kahveyi, sigarayı, çayı öncelikliler arasında sayabiliriz. Bunların yanı sıra genetik ve fizyolojik yapımıza bağlı olarak da dişlerimizde renklenmeler oluşabilir.

Unutmamalıyız ki dişlerimizin periyodik olarak 6 ayda bir diş hekimi kontrolünden geçmesi çok önemlidir. Hekiminiz tarafından size uygulanan diş taşı temizliği beyazlatmadan tamamen ayrı bir tedavidir. Bu tedavide dişlerinize bir beyazlatma uygulanmaz periodontal dokuların (diş eti, çene kemiği, diş lifleri) sağlığının devamı amaçlanır. Beyazlatma bu tedavinin tamamen ayrı bir yaklaşımdır. Bu nedenle diş hekimliğinde gelişimle beraber dişlerin beyazlığını sağlayacak bir çok madde de geliştirilmiştir. Günümüzde geçmiş dönemlerle karşılaştırıldığında oldukça başarılı ajanlarla, dişlerde yüksek derecede fark edilir bir beyazlatma sağlamak artık mümkün olmaktadır. Temel prensip olarak mine yapısına sinmiş renklenmeler mine yapısına hiç zarar verilmeden alınmakta ve yapı oksijen ile kuvvetlendirilmektedir.

Sıkça yapılan bir hata piyasaya sürülmüş hiçbir kontrolü olmayan ve denetlenmemiş ürünlerle dişlerin beyazlatılmaya çalışılmasıdır. Bu ürünler dişleri geri dönüşümsüz beyazlatmadan çok uzak ve minede onarılması güç zararlar oluşturan yapıda ajanlardır. Bu yüzden dişlerimizin canlı dokular olduklarını unutmadan onlarla ilgili kararları ve uygulamaları hekimimizle birlikte yapalım.


Dişlerinizi Beyazlatmak Gülümsemenizi 15 Ton Parlak Gösterir


Beyazlatma işlemi ilk yapıldığında, kısa bir süre için 15 ton daha açık bir renk gözlemlenebilir ancak bu durum dişlerdeki geçici su kaybının sonucudur ve 1 günden çok daha kısa sürer, bu zaman zarfında dişler tümüyle beyaz ve opak bir görünümdedir. Renk açıcı madde, tükürükle teması kesilmiş kuru bir dişe, çok daha derin etki eder, tükürükle teması olduğunda rengi daha doğal bir hal alacaktır. En gerçekçi yaklaşım yaklaşık 8 tonluk bir renk farkı beklemektir.



Koyu Lekeler ve Bonding


Dişlerinizin üzerinde oluşan lekerlerden  arınması uzun ve zor bir işlemdir ayrıca yaşlanmayla birlikte dişlerin pulpası büzülür ve aralarına koyu renkli dentinler dolar. Düzenli yapılan profesyolnel temizlikler lekeleri azaltır ama bu yeterli olmuyorsa, diş beyazlatma, kronlar ya da veneerlere baş vurmak zorunda kalınabilir. Dişi etkileyen  iki tür leke vardır;

İçden oluşan lekeler, tetrasiklin, flor renklenmeleri ya daciddi hipokalsifikasyon (derin beyaz çizgiler) kurun ya da veneer kaplamalarla maskelenebilirler; sigara, çay, kahve, kırmızı şarap hatta bazen ağız gargaralarının oluşturduğu yüzeysel lekeler, profilaksi ve beyazlatma yöntemleriyle giderilebilir.

Bonding işlemi dişlere zarar vermeden dişlerdeki küçük şekil bozukluklarının giderilmesi işlemidir. Özel malzeme hekimin bir heykeltıraş gibi davranarak dişler üzerine yerleştirilir ve dişleri yeni şekilleri verilir. Kırık dişlerin tamirinde, küçük aralıkların kapatılmasında, dişlerin boylarının uzatılmasında kullanılabilir.

Küçük Kusurlar ve Bonding


Diş çürümesi ya da açığa çıkmış he hangi sinir yoksa anestezi gerekmez. Tek seanslık uygulama dişlerin boyu değişmeden sadece konturları düzeltilir; diş hekimi, dişlerin rengiyle aynı olan diş dokusuna benzer kompozit malzeme kullanır. Bu malzeme şekil verildikten sonra özel bir ışıkla sertleşir ve cilalanır, dişe doğal görünüm verilmiş olur. Bonding aşınabilir olduğundan, sert cisimler kemirilmemeli, dişler herhangi bir nesneyi açmak için kullanılmamaldır.

Zirkonyum Kimyasal Bir Elementtir


Atom numarası 40, atomik ağırlığı 91,22′dir. Heksago-nal kristal formunda bir yapı gösterir. Sıcaklığa ve korozyona karşı çok dirençlidir. Bir çok farklı bileşik halinde bulunabilir. Bunların en önemlisi zirkonyum oksit (ZrCfc) bileşiğidir. Zirkonyum sıcaklığa ve korozyona karşı çok dirençlidir. Bir çok farklı bileşik oluşturabilir. Bunlar zirkonat (ZrOs), zirkonu tuzu (ZrO”!) ve en önemli bileşiği ise zirkonyum oksittir (ZrCh)3.

Zirkonyum metalinin ilk defa 1789 yılında Sri Lanka’da bulunduğu, 1824′te Berzelius tarafından ilk defa potasyumla işlendiği, 1904 yılında bomba yapısı içinde Lely ve Hamburger tarafından kullanıldığı rapor edilmiştir. Fotoflaş tozu, havai fişek veya işaret fişeği ilk kullanım alanlarıdır. 1949 yılında da termal reaktörlerde ısı koru olarak kullanılmıştır. Nükleer sanayide kullanım alanı vardır. 

Zirkonyum 2. geçiş serisinin elementlerinden biridir. Elektronu konfigürasyonunda tamamlanmamış iki tane 4d elektronu vardır. Zirkonyum, hafniyum ve ütanyum’a benzer özellikler göstermektedir. Hafniyum ve ütanyım gibi zirkonyum elementi de :. ne 3d ve 5d elektronuna sahiptir. Bu üç elementin kimyasal ve fiziksel özellikleri birbirlerine benzer, aralarındaki fark çekirdek yapılarından kaynaklanmaktadır. Zirkonyumun elektronik yapısı normal bir metale uygundur. Zirkonyum paslanmaz çelik gibi kuvvetlidir.

200°C’de 8.3X104 MPa olan elastik modülü düşüktür. Zirkonyum metalinin saflığı, mekanik özelliklerini arttırmaktadır. Zirkonyum reaktif bir metal olduğu için, hava veya solüsyon ile temas ettiğinde yüzeyinde hemen oksit tabakası oluşur. Oluşan oksit tabaka zirkonyumun korozyona karşı dirençli olmasını sağlar. Birçok ortamda zirkonyum, titanyum ve paslanmaz çeliğe göre daha dayanıklıdır: 130°C’de, %37 oranındaki hidroklorik asidin korozyon etkisine karşı çok dayanıklıdır, fosforik aside karşı aşınma direnci 65°C’de ve %40 oranına kadar çok iyidir, %0.1′in üzerindeki hidroflo-rik asidin zirkonyuma hızlı yapışma özelliği vardır.

Zirkonyumun elastik modülü düşüktür. Çok reaktif bir madde olup havada ve sıvı içerisinde hemen oksit ile kaplanır ve korozyona dirençli bir hale gelir. Diş hekimliğinde, malzemenin sağlam oluşu ve korozyona olan direncinden dolayı kullanımı gündeme gelmiştir. İmplant parçalan, post malzemesi olarak, ortodonti braketlerde, kompozit malzemesi olarak, kron ve köprü materyali olarak kullanılmaktadır.

Seramik implant çevresinde de canlı destek alveol kemiği ile arada başka hiçbir doku bulunmaksızın, yapısal ve fonksiyonel bağlantı ve bütünleşme sonucu oluşan osse-ointegrasyon görünmektedir. Oluşan bu bağlantının, oluşması farklı, seramik malzemelerinin implant materyali olarak kullanılmasını gündeme getirmiştir. Zirkonyum oksitle kaplanmış implantlarla ilgili in vitro ve hayvan deneyleri yapılmıştır. Grosser-Schreiber ve ark. ZrN ve TiN kaplanmış disklerde plak birikimini karşılaştırmış ve Zr N kaplanmış disklerde plak birikiminin az olduğu belirtilmişlerdir. Bunun da diş eti iltihabına karşı avantaj olacağını rapor etmişlerdir.