Bunun için en ideal zaman bebeğin ilk dişleri çıktıktan sonraki altı aydır. Çocuğunuzun dişleri ile ilgili problemler çok erken yaşlarda başlayabilecektir. Bu dönemde bebeğin beslenmesi, diş bakımı ve emme alışkanlığı hakkında bilgi edinerek ortaya çıkacak problemlerin başlaman önlemek mümkün olacaktır. Bunun için en ideal zaman bebeğin ilk dişleri çıktıktan sonraki altı aydır.
Çocuğunuzun dişleri ile ilgili problemler çok erken yaşlarda başlayabilecektir. Bu dönemde bebeğin beslenmesi, diş bakımı ve emme alışkanlığı hakkında bilgi edinerek ortaya çıkacak problemlerin başlaman önlemek mümkün olacaktır.
İLK DİŞ MUAYENESİ
Çocuğunuzda henüz çürük ve ağrı olmadan dişhekimiyle tanışıp rutin `sohbet ve kontrol` ziyaretlerinde bulunulması, toplumdaki diş hekimi korkusunun çocuklara geçmesinin önlenmesi bakımından büyük önem taşır.
Çocuğumu ve kendimi ilk muayene nasıl hazırlayabilirim?
Çocuğunuzu diş hekimine götürmeden önce yapılacak işlem hakkında bilgi edinmek en doğru yöntem olacaktır. Genelde dişlerde çok büyük oyuklar oluşmadan ve şiddetli ağrılar başlamadan dişhekimine başvurmak tedavinin hem çocuk hem de hekim açısından daha kolay olmasını sağlar. Ancak, " Doktor iğne yapmayacak " diye ön yargı ile getirilen çocuğa hekim anestezi yapmak zorunda kalırsa, çocuğun hem size hem de hekime güveni kalmaz. Bu nedenle çocuğu tedavi konusunda doğru bilgilendirmek, korkusunu yenmek ve güvenini kazanmak açısından önemli olacaktır.
Çocuklarda dişhekimine karşı korku neden olur?
Alınması gereken önlemler nelerdir?
Çocuğunuza diş tedavisinin hiçbir korkulacak yanı olmadığını anlatırsanız, kolaylıkla dişhekimine götürebilirsiniz. Ancak genelde Anne-Babalar "Uslu olmazsan seni dişçiye götürürüm, O da bir güzel dişini çeker!" sözleriyle dişhekimi kavramını bir korku unsuruna dönüştürür.
Bu nedenle:
1) Çocuğun dişhekimine götürülmesi bir ceza anlamı taşımamalıdır. Tam aksine çocuğa dişhekimine severek gideceği bir ortam yaratılmalıdır.
2) Dikkat edilmesi gereken başka bir konu da, dişhekimine gitme ile çocuğun maruz kalacağı ağrı olayı arasında bir çağrışım uyandırmamaktır. Ancak, çocuğa " Dişin hiç ağrımayacak" diyerek onu yanıltmak; ilerideki tedavileri güçleştirir.
3) Diş hekimi ile çocuğun iyi bir diyalog kurması, çocuğun korkusunu yenmesine yardımcı bir faktördür. Bunun için dişhekiminin sorduğu sorulara çocuğun kendisinin yanıt vermesine izin verin.
Diş
Pedodonti Çocuk Diş Hekimliği
14 Haziran 2012 Perşembe
Porselen Dolgu Yaparken Ana Kural
Dişe yapılacak dolguyla çürümeden önceki doğal biçimi tekrar verilmeye
çalışılır. Kullanılan dolgu tipi dişin konumuna ve işlevine bağlıdır.
Çiğneme işlevinin çoğunu yapan azı dişleri daha fazla basınca maruz kalırlar ve ön dişlerden daha dayanıklı bir maddeye gereksinimleri vardır.
Önceden en yaygın dolgu malzemesi gümüş amalgam idi ve arka dişlerde kullanılmaktaydı. Bu tür dolgular aslında civa, gümüş ve diğer metal alaşımlarıdır. Ancak görünümleri itibariyle estetik karşılanmamaktadır.
Yine ön bölge dişlerde madde kaybına bağlı olarak dolgu uygulamaları yapmak gerekebilir. Porselen dolgular çok fazla madde kaybı olan ve dişin tümden küçültülerek kuron uygulaması gerektiren durumlarda sağlıklı diş dokusunu korumak amaçlı geliştirilmiş bir dolgu yöntemidir. Daha estetik ve kullanışlı olduğundan amalgam dolguların yerine tercih edilmektedir.
İlk seansta dişin hastalıklı bölgeleri dışında, sağlıklı dokusundan tutuculuk için hiçbir aşındırma yapılmadan hazırlanan kavitelerin ölçüleri laboratuara gönderilir. Burada hastanın bu dişine özel hazırlanan dişin eksik olan yapısını tamamlayan porselenden dolgu hazırlanır ve 2. seansta hastanın dişine yapıştırılır. Dişle aynı sertlikte olan bu porselen dolgu, ısırma kuvvetlerinden oluşan kırılmaları önler ve dişin eskisi kadar sağlıklı olmasını sağlar. Diş renginde olduğu için dolgu çıplak gözle ayırt edilemeyecek kadar doğaldır.
Çiğneme işlevinin çoğunu yapan azı dişleri daha fazla basınca maruz kalırlar ve ön dişlerden daha dayanıklı bir maddeye gereksinimleri vardır.
Önceden en yaygın dolgu malzemesi gümüş amalgam idi ve arka dişlerde kullanılmaktaydı. Bu tür dolgular aslında civa, gümüş ve diğer metal alaşımlarıdır. Ancak görünümleri itibariyle estetik karşılanmamaktadır.
Yine ön bölge dişlerde madde kaybına bağlı olarak dolgu uygulamaları yapmak gerekebilir. Porselen dolgular çok fazla madde kaybı olan ve dişin tümden küçültülerek kuron uygulaması gerektiren durumlarda sağlıklı diş dokusunu korumak amaçlı geliştirilmiş bir dolgu yöntemidir. Daha estetik ve kullanışlı olduğundan amalgam dolguların yerine tercih edilmektedir.
İlk seansta dişin hastalıklı bölgeleri dışında, sağlıklı dokusundan tutuculuk için hiçbir aşındırma yapılmadan hazırlanan kavitelerin ölçüleri laboratuara gönderilir. Burada hastanın bu dişine özel hazırlanan dişin eksik olan yapısını tamamlayan porselenden dolgu hazırlanır ve 2. seansta hastanın dişine yapıştırılır. Dişle aynı sertlikte olan bu porselen dolgu, ısırma kuvvetlerinden oluşan kırılmaları önler ve dişin eskisi kadar sağlıklı olmasını sağlar. Diş renginde olduğu için dolgu çıplak gözle ayırt edilemeyecek kadar doğaldır.
Artık tamamı ile kişinin kendi dişi ile aynı renkte, dişin
formuna uygun olan kompozit dolgular yapılmaktadır. Gözle ayırt edilemeyecek
kadar doğal olan bu dolgularda, gelişen cila teknikleri ile zamanla oluşabilecek
sigara...vb. boyayıcılara bağlı renklenmeler de önlenmektedir. Hasta adeta
dişinde hiç dolgu yokmuş gibi uzun yıllar bu sağlıklı ve estetik dolgulu
dişlerini kullanırlar.
Ağız ve Diş Bakımı
Gün içerisinde, yaşamımızı sürdürmek için yiyip içtiklerimiz plağın tekrar tekrar oluşmasına neden olur. Plak olgunlaşmadan, yani yeterli mikrop nüfusuna ulaşmadan, diş üzerinden uzaklaştırılırsa dişlerimize ve diş etlerimize zarar veremez. Bu bilgi dişlerinizi günde en az 2 defa fırçalayın denilmesinin ardındaki nedendir.
Dişleriniz dört boyutludur. Ön, arka, yan ve çiğneyici yüzleri vardır. Mikrop plağı tüm yüzlere, özellikle girintili çıkıntılı yerlere yapışır. Ama insanlar genellikle sanki dişlerin sadece ön yüzleri kirlenirmiş gibi sadece oraları fırçalarlar. 40 saniye gibi süren, bu eksik fırçalama işlemi de, sadece fırçalanan bölgeleri korur. Fırçalanmayan yerlerde ise; özellikle arka dişlerin çiğneme yüzleri ve dişlerin ara yüzlerinde plak faaliyetleri bütün hızıyla devam eder. Yani bu bölgelerde çürük ve dişeti hastalığı için gerekli ortam sağlanmış olur.İdeal hijyen, dişlerin plaktan tamamen arındırılın asıdır.
Bu genelde yapıldığı gibi 40 saniye fırçalama ile sağlanamaz. Dişlerinizin ön, arka ve çiğneyici yüzleri kaliteli yumuşak bir fırça ile yeterli süre (yaklaşık 3 dakika) fırçalanmalıdır. Bu şekilde tüm yüzlerin fırçalanmasıağız-diş sağlığınızın yüzde 80'lik kısmını korur. Dişlerimizin ara yüzleri hâlâ plakla kaplıdır. Fırça kıllarının bu ara yüzlere ulaşması imkansızdır.
Dişlerimiz yan yana dizilerek bize o sevimli gülüşlerimizi bahşeder. Dirsek temasıyla dururlar ama bir blok gibi de birbirine yapışık değillerdir. Dolayısıyla şu başımızın belası dental plağımız da dişlerimizin arasına rahatça yerleşir, orada olgunlaşır; hatta buralarda daha da rahat eder. Çünkü düzenli bir fırçalama ile bile buralara ulaşılamaz. Belki çok küçük alanlardan bahsediyoruz ama konuklarımızın da gözle görülmeyecek kadar küçük olduğunu ve bizim küçük dediğimiz alanda trilyonlarca sayıya ulaştıklarını düşünürsek, bu bölgeleri ne kadar ciddiye almamız gerektiğini anlarız. Fırçanın giremediği bu ara yüzler dişlerin şekline, dizilimine göre diş ipi, ara yüz fırçası ya da özel dental kürdanlarla mekanik olarak temizlenmeli, yani plak uzaklaştırılmalıdır. Bu bilgi, fırçaladığım halde dişlerim çürüyor sızlanmasının da cevabıdır. Dişlerinizi düzenli fırçalamanıza rağmen derin çürükler, diş kaybı, dişeti çekilmesi ve kanaması gibi ileri diş ve dişeti sorunları yaşamanızın temel sebebi, bu ara yüzlerin temizlenememesi ve buradan başlayan sorunların devamıdır.
Plakla savaşımızda bir silah da diş macunudur. Fakat nedense diş macununa gereğinden fazla değer verilir. Oysa plağın diş üzerinden uzaklaştırılmasını diş fırçası ve diş ipi gerçekleştirir. Diş macunu bunu daha konforlu, daha etkin bir temizlemeye dönüştürür. Bir de içindeki flor takviyesi ile dişlerimizin gücünü artırır. Dişlerimizin sararmasını önler. Fakat ben ıssız bir adaya düşecek olsam, ağız hijyenim için de sadece iki ürün alma hakkım olsa, diş fırçası ve diş ipini alırdım. Beni kurtaran insanlara, belki sapsarı dişlerle gülümserdim, ama çürük ve dişeti sorunum olmazdı. İnsanlar daha önemli olan fırça kalitesi, şekli gibi özelliklerden çok diş macunu markası peşinde koşarlar. Tadı, kokusu hoşunuza giden flor içeren herhangi bir diş macununu kullanabilirsiniz. Ama fırça kalitesi, şekli, yumuşaklığı dikkat edilmesi gereken noktalardır. Fırça kılları paralelliğini kaybettiğinde, sağa sola yamulduğunda değiştirilmelidir.
Fırçamız çok yumuşak olmalıdır. Dişimizin üstündeki tabaka yani mikrop plağı, yapışkan bir tabakadır, ama ayakkabı çamuru gibi sert ve kazınması gerekecek kadar da değildir elbette. Dişinizin üstündeki bu yumuşak tabakayı yumuşak bir fırçayla temizlemelisiniz. Sert fırça kullanırsanız, dişinizin mine tabakasında aşınmalara neden olursunuz. Bu da zamanla hem diş etlerinize travma etkisi yapar hem de mine tabakasında gözle fark edilmeyecek minicik çentikler açılmasını sağlar. Bu çentiklerin açıldığı yerlerde mine tabakası koruyuculuğunu kaybetmiştir ve dişinizde çürük olmamasına rağmen tatlı, soğuk ve ekşi gibi etkiler karşısında sızlamalar duyarsınız. Bir taraftan da, "Dişlerimi o kadar fırçalıyorum, yine de diş etlerim çekiliyor, ağrılarım oluyor," diye hayıflanırsınız. Bu durumu iyi bir hekim hemen anlar. Bu bölgede açılan mine tabakasını özel maddelerle kapatır. Bu maddeler sık sık kontrol edilmeli, zaman içinde de bu tedavi tekrarlanmalıdır. Bu rahatsızlığın ileri düzeyde olanlarına daha ileri tedaviler de uygulanabilir.
Diş
Dişleriniz dört boyutludur. Ön, arka, yan ve çiğneyici yüzleri vardır. Mikrop plağı tüm yüzlere, özellikle girintili çıkıntılı yerlere yapışır. Ama insanlar genellikle sanki dişlerin sadece ön yüzleri kirlenirmiş gibi sadece oraları fırçalarlar. 40 saniye gibi süren, bu eksik fırçalama işlemi de, sadece fırçalanan bölgeleri korur. Fırçalanmayan yerlerde ise; özellikle arka dişlerin çiğneme yüzleri ve dişlerin ara yüzlerinde plak faaliyetleri bütün hızıyla devam eder. Yani bu bölgelerde çürük ve dişeti hastalığı için gerekli ortam sağlanmış olur.İdeal hijyen, dişlerin plaktan tamamen arındırılın asıdır.
Bu genelde yapıldığı gibi 40 saniye fırçalama ile sağlanamaz. Dişlerinizin ön, arka ve çiğneyici yüzleri kaliteli yumuşak bir fırça ile yeterli süre (yaklaşık 3 dakika) fırçalanmalıdır. Bu şekilde tüm yüzlerin fırçalanmasıağız-diş sağlığınızın yüzde 80'lik kısmını korur. Dişlerimizin ara yüzleri hâlâ plakla kaplıdır. Fırça kıllarının bu ara yüzlere ulaşması imkansızdır.
Dişlerimiz yan yana dizilerek bize o sevimli gülüşlerimizi bahşeder. Dirsek temasıyla dururlar ama bir blok gibi de birbirine yapışık değillerdir. Dolayısıyla şu başımızın belası dental plağımız da dişlerimizin arasına rahatça yerleşir, orada olgunlaşır; hatta buralarda daha da rahat eder. Çünkü düzenli bir fırçalama ile bile buralara ulaşılamaz. Belki çok küçük alanlardan bahsediyoruz ama konuklarımızın da gözle görülmeyecek kadar küçük olduğunu ve bizim küçük dediğimiz alanda trilyonlarca sayıya ulaştıklarını düşünürsek, bu bölgeleri ne kadar ciddiye almamız gerektiğini anlarız. Fırçanın giremediği bu ara yüzler dişlerin şekline, dizilimine göre diş ipi, ara yüz fırçası ya da özel dental kürdanlarla mekanik olarak temizlenmeli, yani plak uzaklaştırılmalıdır. Bu bilgi, fırçaladığım halde dişlerim çürüyor sızlanmasının da cevabıdır. Dişlerinizi düzenli fırçalamanıza rağmen derin çürükler, diş kaybı, dişeti çekilmesi ve kanaması gibi ileri diş ve dişeti sorunları yaşamanızın temel sebebi, bu ara yüzlerin temizlenememesi ve buradan başlayan sorunların devamıdır.
Plakla savaşımızda bir silah da diş macunudur. Fakat nedense diş macununa gereğinden fazla değer verilir. Oysa plağın diş üzerinden uzaklaştırılmasını diş fırçası ve diş ipi gerçekleştirir. Diş macunu bunu daha konforlu, daha etkin bir temizlemeye dönüştürür. Bir de içindeki flor takviyesi ile dişlerimizin gücünü artırır. Dişlerimizin sararmasını önler. Fakat ben ıssız bir adaya düşecek olsam, ağız hijyenim için de sadece iki ürün alma hakkım olsa, diş fırçası ve diş ipini alırdım. Beni kurtaran insanlara, belki sapsarı dişlerle gülümserdim, ama çürük ve dişeti sorunum olmazdı. İnsanlar daha önemli olan fırça kalitesi, şekli gibi özelliklerden çok diş macunu markası peşinde koşarlar. Tadı, kokusu hoşunuza giden flor içeren herhangi bir diş macununu kullanabilirsiniz. Ama fırça kalitesi, şekli, yumuşaklığı dikkat edilmesi gereken noktalardır. Fırça kılları paralelliğini kaybettiğinde, sağa sola yamulduğunda değiştirilmelidir.
Fırçamız çok yumuşak olmalıdır. Dişimizin üstündeki tabaka yani mikrop plağı, yapışkan bir tabakadır, ama ayakkabı çamuru gibi sert ve kazınması gerekecek kadar da değildir elbette. Dişinizin üstündeki bu yumuşak tabakayı yumuşak bir fırçayla temizlemelisiniz. Sert fırça kullanırsanız, dişinizin mine tabakasında aşınmalara neden olursunuz. Bu da zamanla hem diş etlerinize travma etkisi yapar hem de mine tabakasında gözle fark edilmeyecek minicik çentikler açılmasını sağlar. Bu çentiklerin açıldığı yerlerde mine tabakası koruyuculuğunu kaybetmiştir ve dişinizde çürük olmamasına rağmen tatlı, soğuk ve ekşi gibi etkiler karşısında sızlamalar duyarsınız. Bir taraftan da, "Dişlerimi o kadar fırçalıyorum, yine de diş etlerim çekiliyor, ağrılarım oluyor," diye hayıflanırsınız. Bu durumu iyi bir hekim hemen anlar. Bu bölgede açılan mine tabakasını özel maddelerle kapatır. Bu maddeler sık sık kontrol edilmeli, zaman içinde de bu tedavi tekrarlanmalıdır. Bu rahatsızlığın ileri düzeyde olanlarına daha ileri tedaviler de uygulanabilir.
Diş
Beyazlatılan Dişler Ne Kadar Süre Beyaz Kalır
Farklı diş beyazlatma (bleaching) metotlarıyla beyazlatılan dişler
bir kaç yıl beyaz kalır. Fakat bu süre kişiden kişiye değişir. Yeme-içme
alışkanlıkları, sigara ve fırçalama alışkanlığı dişlerin beyaz kalma süresini
etkiler.Şu unutulmamalıdır
ki, bleaching her zaman istediğiniz beyazlığı sağlamayabilir. Beyazlama oranı
dişlerinizin beyazlatma işlemi uygulanmadan önceki tonuna bağlıdır ve kişiden
kişiye değişir. Bu yüzden diş hekiminiz ile beklentilerinizi önceden
konuşmalısınız.
Diş Beyazlatma veya diş ağartma, genel dişhekimliğinde çokça
uygulanan bir işlem olmasına rağmen aslına Estetik/Kozmetik Dişhekimliğinin
alanıdır. Çok kimse beyaz dişlerle yapılan bir gülüşü çok çekici bulur. Genelde
süt dişleri, erişkinlik dişlerinden daha beyazdır. Kişi yaşlandıkça dişlerinin
rengi de zamanla daha koyulaşır. Bu koyulaşma diş minelerinin mineral
yapısındaki değişimden kaynaklanır. Dişler ayrıca, bakteri pigmentleri ve tütün
kullanımından kaynaklanan renklenmelere de maruz
kalabilir.
Beyaz dişler, gençlikle özdeşleştirildiğinden estetik
görünümlü olmak isteyen kişiler tarafından oldukça arzulanırlar. Ancak şunu
belirtmeliyiz ki, abartılı bir beyazlık çoğu durumda estetik olmayabilir. Her
zaman için yüz ve ağız yapınıza uygun düşen doğal ton daha estetik
olacaktır.
Diş Beyazlatma
Bleaching(Beyazlatma)İşlemi Kimlere Uygulanabilir
Hemen hemen herkese! Ancak, tedavinin etkili
olamayacağı bazı durumlar vardır. Dişhekiminiz tam bir ağız içi kontrol ve
teşhisi ile dişlerin bu işlem için uygun olup olmadığını belirleyecektir. Dişleriniz sağlıklıysa daha beyaz ve doğal gülümseme için
ideal bir çözümdür.
Ağız sağlığı teknolojisindeki ilerlemeler sayesinde dişleriniz çok kısa bir sürede, güvenli ve etkin olarak beyazlatılabilmektedir.
Yapılan araştırmalara göre, dişlerin beyazlatılması dişhekiminizin gözetimi altında yapılırsa son derece etkin ve güvenlidir. Dişler ve dişetleri hiçbir şekilde zarar görmez.
Beyazlatma
Diş Beyazlatma
Ağız sağlığı teknolojisindeki ilerlemeler sayesinde dişleriniz çok kısa bir sürede, güvenli ve etkin olarak beyazlatılabilmektedir.
Yapılan araştırmalara göre, dişlerin beyazlatılması dişhekiminizin gözetimi altında yapılırsa son derece etkin ve güvenlidir. Dişler ve dişetleri hiçbir şekilde zarar görmez.
Beyazlatma
Diş Beyazlatma
Bonding(Adeziv Sistem)Nedir
Bonding adı üzerinde bir malzemeyi dişe yapıştırmaktır. Eğer
kişinin dişlerinde küçük aralıklar varsa ufak tefek şekil bozuklukları varsa
dişleri hiç kesmeden bonding malzemesi ile dişlerin üzerine ekleyerek
yapabiliriz. Hekim adeta bir heykeltraş gibi hastanın ağzında çalışarak dişlere
yeniden şekil verebiliyor peki bondingin en büyük avantajı ne, hiç bir kesme
yapmıosunuz en çok sık görülen durumlardan biri şu dişlerin arasının aralık
görünmesi dişlerinin arasında aralık olan bireyler dişlerini kestirmeden kaplama
yaptırmadan bonding uygulaması ile buaralığı yarım saat gibi kısa bir
sürede kapatabilir. Ayrıca dişleri gereğinden kısa olan bireyler yaşlı gözüküyor
veya konuştuğunda güldüğünde görünmüyorsa bu kişiler yine bonding uygulaması ile
dişleri biraz daha uzatılarak daha dinamik daha görsel güzel bir uygulama elde
edilir veya dediğim gibi ufak tefek çarpışıklık durumunda bonding uygulaması
yapılabilir durum dahada büyüdüğünde lamineler ve porselen kromlar uygulamasına
geçilir.
Dişin rengini veya
şeklini değiştirmek, büyütmek ya da bir kusurunu tedavi etmek amacıyla dişe
yapılan ilavelerdir. Bu amaçla kullanılan malzemeler (mikrofil ajanlar), doğal
dişin dış yüzeyine tutturularak şekil ve renk bozuklukları kolayca
giderilebilir.
Bonding, günümüzde en çok ve en son uygulanan koruyucu
dişhekimliği işlemlerinden biridir. Çoğu durumda, en az miktarda diş kaybı ile
bu işlem gerçekleştirilir.
Bu sistem
uygulanırken ağrı hissedilmez; Pek çok durumda, dişi uyuşturmaya bile gerek
duymadan bu işlem uygulanabilir.
Doğal görünür;
Kozmetik diş hekimliğinde yetkin bir dişhekimi tarafından yapıldığında doğal
görünür.
Bonding(Adeziv Sistemler)
Bonding işlemi, dişlere zarar vermeden dişlerdeki küçük şekil
bozukluklarının giderilmesi işlemidir. Diş hekimi, özel malzemeler ile bir
heykeltıraş gibi davranarak bondingi dişlerin üzerine yerleştirir ve dişlere
yeni şekiller verir.
Bonding uygulaması estetik diş hekimliğinin
faydalandığı koruyucu yöntemlerden biridir.
Bonding adı üzerinde bir malzemeyi dişe
yapıştırmaktır. Eğer kişinin dişlerinde küçük aralıklar varsa ufak tefek şekil
bozuklukları varsa dişleri hiç kesmeden bonding malzemesi ile dişlerin üzerine
ekleyerek yapabiliriz. Hekim adeta bir heykeltraş gibi hastanın ağzında
çalışarak dişlere yeniden şekil verebiliyor peki bondingin en büyük avantajı ne,
hiç bir kesme yapmıosunuz en çok sık görülen durumlardan biri şu dişlerin
arasının aralık görünmesi dişlerinin arasında aralık olan bireyler dişlerini
kestirmeden kaplama yaptırmadan bonding uygulaması ile buaralığı yarım saat gibi
kısa bir sürede kapatabilir. Ayrıca dişleri gereğinden kısa olan bireyler yaşlı
gözüküyor veya konuştuğunda güldüğünde görünmüyorsa bu kişiler yine bonding
uygulaması ile dişleri biraz daha uzatılarak daha dinamik daha görsel güzel bir
uygulama elde edilir veya dediğim gibi ufak tefek çarpışıklık durumunda bonding
uygulaması yapılabilir durum dahada büyüdüğünde lamineler ve porselen kromlar
uygulamasına geçilir.
Dişin rengini veya
şeklini değiştirmek, büyütmek ya da bir kusurunu tedavi etmek amacıyla dişe
yapılan ilavelerdir. Bu amaçla kullanılan malzemeler (mikrofil ajanlar), doğal
dişin dış yüzeyine tutturularak şekil ve renk bozuklukları kolayca
giderilebilir.
Bonding, günümüzde
en çok ve en son uygulanan koruyucu dişhekimliği işlemlerinden biridir. Çoğu
durumda, en az miktarda diş kaybı ile bu işlem gerçekleştirilir.
Bu sistem
uygulanırken ağrı hissedilmez; Pek çok durumda, dişi uyuşturmaya bile gerek
duymadan bu işlem uygulanabilir.
Doğal görünür;
Kozmetik diş hekimliğinde yetkin bir dişhekimi tarafından yapıldığında doğal
görünür.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)