6 Temmuz 2012 Cuma

Gülüş Estetiği Dizaynı

•Bildiğiniz gibi, güzel bir gülüş için dişler beyaz, eksiksiz ve düzgün sıralanmış olmalı. Ayrıca dişleri saran diş eti açık pembe ve diş yüzeyi de düzgün görünmeli, işte bu görüntünün elde edilebilmesi için eksik dişler varsa boşluklar porselen gibi materyallerle restore ediliyor.
•Diş çürükleri de uygun renkte dolgu maddeleriyle ve dişin orjinal formuna sadık kalınarak dolduruluyor. Dişlerin diziliminde çapraşıklık sorunu da ortodonti tedavi yani dişlere tel takılmasıyla giderilebiliyor.

Üst dudağın alt kenarı dişlerin görünürlüğünü sınırlandıran gülme hattını oluşturur. Bu hat aynı zamanda alt dudağın iç sınırının kurva türünü izleyen maksiller anterior dişlerin kenarlarını da takip eder. Ağız köşeleri interpupiller çizgiye ve okluzal düzleme paralel olduğunda ve dişlerin uçları hafifçe alt dudağa değdiğinde hoş bir gülüş elde edilir.

Alt dudak, üst dudak ile birleştiği ağız köşesine doğru yukarı ve posterior yönde kavis alır. Gözlemcinin dikkati, dudakların yukarı doğru uzanan kavisi içerisinde çerçevelenmiş olan diş dizisine çekilmiştir.

Gözlemcinin gözü alt dudağın yükselmesine yoğunlaştığından, okluzal ve insizal düzlemler üzerine odaklanır. Görünen maksiller dişler, alt dudağın üst kenarına paralel seyreden konveks, kuyruğa yakın bir bağlayıcı veya insizal bir hatta sahiptir. Bu hat bireyden bireye değişkenlik gösterebilir ve bayanlarda daha belirgin ve dış bükeydir.

Estetik gülüşe sahip olmak. Dişlerimiz ve çene yapımız, asıl işlevleri olan çiğneme ve konuşmanın yanı sıra estetik açıdan da önem taşıyor.

•Dişlerimiz ve çene yapımız, asıl işlevleri olan çiğneme ve konuşmanın yanı sıra estetik açıdan da önem taşıyor.
•Öyle ki dişlerdeki renk ve şekil bozuklukları veya çenedeki yapısal bozukluklar özgüvenimizi sarsarak psikolojimizi olumsuz yönde etkileyebiliyor.
•Araştırmalar da, gülüşüne güvenen bir kişinin iş, sosyal ve günlük yaşamında diğer kişilere oranla çok daha başarılı ve mutlu olduğunu ortaya koyuyor.

Ruhumuzdaki güzelliğin en saf ifadesi olan gülüşün yüzdeki yansımasına bakacak olursak; kıpır kıpır bir teni, pırıl pırıl parlayan bir çift gözü, inci gibi parlayan tertemiz dişleri, belirgin elmacık kemikleri, gamzeli yanakları, dolgun dudakları ve gergin bir boynu görmez miyiz.

Evet yukarıdaki bu tarif, genlerimizle bize geçen, ailemizden öğrendiğimiz mutlu insan olma sanatının çevreye yansımasıdır. Bu güzel dizayn edilmiş gülüş şekline ilk gençlik döneminde yüzümüze oturmaya başlarken, orta yaşlarda hafif deforme olabilir. İşte, ruhtaki gençliğin bedenimizdeki koruyucuları olan estetik cerrahların güzel elleri bize gülüşümüzün tazeliğini geri verebilir. Güzel gülebilmek, ruhtaki güzelliği dışarıya doğru yansıtabilmektir. Ancak, kişinin yüz anatomisi buna her zaman müsait değildir.

Gülüş Tasarımı
Gülüş Estetiği
Estetik Gülüş Tasarımı
Estetik Gülüş

Gülüş Estetiği(Smile Design)

Dişlerdeki renk ve şekil bozuklukları bireyde psikolojik rahatsızlıklara kadar varan problemlere neden olabilir. Diş hekimliğinde estetik ve restoratif maddelerin gelişmesiyle pek çok şekil, renk ve pozisyon bozuklukları rahatlıkla çözümlenebilmektedir. Gülüş Tasarımı işte burada çok önemli bir işlevi üstlenmektedir.






Gülüş Tasarımı
Gülüş Estetiği
Estetik Gülüş Tasarımı
Estetik Gülüş

Sportif Gülüş Tasarımı

Entellektüel ve Çekici gülüş arasındadır. Orta kesici dişler yan kesicilerden çok az miktarda uzundur. Sportif gülümseme tasarımı, yüzünüze sıradışı, içten ve sıcak bir ifade kazandırır, Bu gülümseme entellektüel gülümseme kadar ciddi ifadeli değil, çekici gülüş dizaynı kadar da çocuksu ve genç değildir.





Gülüş Tasarımı
Gülüş Estetiği
Estetik Gülüş Tasarımı
Estetik Gülüş

Estetik Amaçlı Gülme Hattının Düzenlenmesi

- Küretaj (derin diş eti temizliği),
- Depigmentasyon (diş etlerinde oluşan pigmentlerin temizliği),
- Yumuşak doku lezyonlarının çıkarılması,
- Aft ve uçuk tedavileri,
- Diş hassasiyetleri tedavisi (dentin kanallarının kapatılması)
- Diş beyazlatma cerrahi tedaviler (20 yaş dişleri, implant, ağız ve çene ameliyatları gibi),
- Biostimülasyon (cerrahi operasyon sonrasında duyulan ağrıların oluşumunun önlenmesi gibi),

Yukarıda saydığımız lazer ile tedavi yöntemlerinde hastalarımızın tedavi sonrası iyileşme süreçleri çok daha kısa olup, memnuniyetleri klasik yöntemlere göre çok daha yüksek olmaktadır.

Gülüş Tasarımı
Gülüş Estetiği
Estetik Gülüş Tasarımı
Estetik Gülüş

Estetik Diş Hekimliğinde Son Teknoloji Zirkonyumun Avantajları

Dişlerinin görünüşünden ve gülüşünden memnun olmayanlar CAD-CAM sistemleri ile gerçekleştirilen zirkonyum porselenler ile istedikleri doğal dişlere ve gülüşe sahip olabilirler. Tıbbın diğer dallarında başarı ile kullanılan zirkonyum maddesi 2000 li yıllardan itibaren diş hekimliğinin hizmetine sunulmuştur. Işık geçirgenliği özelliği sayesinde doğal dişlerin dokusu tam olarak yakalanır. Sağlıklı bir dişin minesi tamamen ışığı geçirmesine rağmen porselen dişlerin altında kullanılan metaller porselen dişlerde opak (mat, koyu renkli) bir görüntü yaratabilmektedir. Özellikle güneşli ortamlarda ve fotoğraf flaşında belli olabilen cansız görüntü problemi, zirkonyum dişlerde çözülmüştür.

Diş eti uyumu klasik metal alt yapılı porselenlere göre çok daha iyidir. Diş eti hastalıklarında ya da dişeti çekilmelerinde sıkça görülen diş eti morlukları zirkonyumda görünmez. Allerjik değildir, doku dostu bir materyaldir. Metal alerjisi olan hastalarda metal destekli porselenlerin yerine kullanımı son derece başarılıdır. Isı yalıtıcı özellikleri çok iyi olduğundan soğuk sıcak hassasiyetini önlerler.

Zirkonyum porselenler oldukça sağlam bir yapıya (900 megapaskal direnç) sahiptirler. Bu özellikleri sayesinde arka bölgelerdeki dişlerde de çok rahatlıkla kullanılırlar. Bu kadar güçlü olmasıyla birlikte ışığı geçirecek kadar zarif ve estetiktir. Hem ön hem de arka dişlerde güvenle kullanılabilen ileri teknoloji ürünü bir malzemedir.

Diş Zirkonyum

Zirkonyum

Lazer Enerjisinin Sağladığı Avantajlar

Lazer enerjisinin hastalarımıza sağladığı avantajlar şunlardır;

- Lazer ile diş ve diğer dokulara temas edilmeden çalışıldığı için ısı ve titreşim oluşmaz. Bu nedenle hastada ağrı oluşmaz ve anesteziye gerek kalmadan diş tedavileri yapılabilir. Lazerin bu özelliği anestezi yapılamayan, korkan ve ciddi bir rahatsızlığı olan hastalarda lazeri tercih sebebi yapar. Ayrıca anestezi sonrası duyulan şişkinlik, yemek yiyememe, konuşma zorluğu...gibi rahatsızlıklar oluşmaz.
- Hastalarımızı rahatsız eden ve cihazlarımızdan çıkan yüksek ses lazerde yoktur. Bu nedenle hastalarımız daha konforlu bir tedavi görmektedir.
- Lazer ile yapılan cerrahi tedavilerde hastada kanama oluşmaz. Ayrıca su ile çalışıldığı ve normalden daha az travma verildiği için operasyon sonrası oluşabilecek şişme, morluk...gibi komplikasyonlar önlenmiş olur.

Diş hekimliğinde yeni bir çağ açan lazer teknolojisi, dental sert ve yumuşak doku işlemlerinde hydrokınetıcs adı verilen patentli özel bir teknik kullanmaktadır. Bu teknikte, diğer yağ lazerlerden farklı olarak su, soğutma amaçlı değil kesme işlemine katkı amacıyla kullanılır. Su tanecikleri elektromanyetik enerji yardımıyla daha küçük enerjili su damlacıklarına çevrilerek mine, dentin, çürük, kemik ve yumuşak dokular...gibi oral dokuları kesme işlemine aktif olarak katılır. Bu işlem sırasında ağız içi dokularına hiç bir fiziksel temas olmamaktadır. Bu sistem ile vakaların çoğu iğnesiz(anestezisiz), dudaklar ve dil uyuşmadan ve hastada travma oluşmadan gerçekleştirilir. Waterlase ağızda titreşim ve ısı oluşumuna neden olmadığından, konvensiyonel aeratör ve mikromotorların neden olduğu titreşim ve sesten korkan hastanın gerginliğini ve acısını ortadan kaldırır. Bu sistemin en büyük özelliklerinden biriside çalışılan bölgeyi dezenfekte etmesidir. Konvensiyonel sistemler buna izin vermez.

Diş

Fluorid Uygulamaları

Flor diş minesiyle gerçekleştirdiği kimyasal bağ ile dişin çürüğe karşı direncini arttıran bir elementtir. Bu özelliğinden dolayı pek çok diş macununun yapısında da bulunmaktadır.

Son yıllarda yapılan çalışmalar, koruyucu tedavi olarak, hamilelik dönemi veya bebeklikte oral yolla verilen flor tabletlerinin diş çürüklerinin gelişimini önlemede yeterli olmadığını göstermişlerdir. Diş yüzeylerine topikal olarak flor uygulamasının çürüklere karşı direnç kazanmada oldukça etkili bir yöntem olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu nedenle 3-6 aylık periodlarla topikal fluorid jelleri uygulanması, çocuğun ileriki hayatında çürüklere karşı önemli ölçüde koruma sağlayacaktır.

Diş