2 Ocak 2013 Çarşamba

Diş Sağlığında Sistemik Hastalıklar ve Şeker Hastalığı (Diabet)


Şeker hastalarında sorun sadece kandaki şekerin yükselmesi değil, kanda insülün hormonu yeterli düzeyde olmadığı için dokulara, hücrelere yeterli besin, şeker yani yakıt girmez. Bu da dokuların iyileşmesini engeller. Şeker hastalarında özellikle yapılacak cerrahi tedaviler öncesi şeker düzeyleri kontrol altına alınmalıdır. Koruyucu amaçla antibiyotik tedavisi düşünülebilir. Hastalarda diş eti problemleri, özellikle dişlerin boyun bölgelerinde yaygın çürükler daha fazla görülür. Tükürükteki azalma ile birlikte ağız kokusu da artış gösterebilir. 





Diş Sağlığında Sistemik Hastalıklar ve Kemik Erimesi (Osreoporoz)

Yapılan çeşitli araştırmalar osteoporoz ile çene kemiklerinin erimesi arasında bir ilişki bulamamıştır. Bu durum implant gibi tedavilerde daha dikkatli olmayı gerektirse de herhangi bir engel oluşturmamaktadır. Çene kemiklerinin erimesi fonksiyon eksikliğinden dolayı olmaktadır. Erimenin en fazla olduğu zaman diş çekimini takip eden ilk yıl içindedir. İmplant gecikilmeden yapıldığı takdirde bu erime olmamaktadır. Aynı sorun takılıp çıkarılan protezlerde de vardır. Takılıp çıkarılan protezler doğal dişe göre çenelere daha az kuvvet aktardığı için zamanla çene kemikleri erimekte ve protezleri değiştirme gereği ortaya çıkmaktadır. Eğer hiç protez kullanılmazsa aşırı bir erime olmaktadır.

Diş Sağlığının Sistemik Hastalıklarla İlişkisi


Ağız vücudumuzun giriş kapısıdır. Burada olacak sorunlar tüm vücudumuzu etkiler. Bu dokularda olabilecek iltihabi olaylar tüm vücudu etkileyecektir. Aynı şekilde var olan sistemik hastalıkların birçoğu ağız bölgesinde belirti verir. Bu yüzden ilk muayenede dişler, diş etleri ağız dokularının muayenesi iyi değerlendirilmelidir. Tedaviye başlamadan önce tüm hastalıklarınızın diş hekiminizin tarafından bilinmesi gerekmektedir. Eksik bilgi tedaviyi olumsuz yönde etkileyecektir. Hastalıklar bilindiği taktirde ona yönelik tedbirlerle tedaviyi gerçekleştirmek mümkün olacaktır. Bu bilgiler yapılacak olan tedavinizin yönü ve şeklini etkileyecektir. 

Ağızda bulunan iltihaplı kırık dişler, ağız içinde veya çenelerde bulunan kistler, gömülü dişler sistemik hastalıklar için hem bir alt yapı hazırlamakta hem de var olan hastalıkların kötüye doğru gitmesine sebep olmaktadır. Ağızda bulunan iltihabi dokulardan yayılan mikroorganizmalar ve toksinleri diğer organlarda hastalıklara sebep olabilmektedir. Öncelikle cilt ve göz problemleri olmak üzere damar yapısı üzerinde olumsuz etkileri olmaktadır. Damarların yapısına sızan toksinler damarların yapısını tahrip ederek sertleştirmektedirler. Nasıl güneş altında uzun süre kalan bir hortum zamanla çatlar kırılırsa, mikroorganizmaların toksinleri ile damarlar adeta aynı duruma gelmektedirler. 

Ağız ve diş kaynaklı iltihaplar o kadar etkindir ki bu kaynaklar yok edilmeden hastalar organ nakli listesine bile alınmamaktadır. İltihabi olay iki yoldan etkili olmaktadır. İlki mikroorganizmaların vücuda karışması ve çeşitli yerlere yerleşmesi ile. Diğeri ise toksinlerinin karışır. bunlara karşı vücutta antikor oluşur. Bu antikorlar bazı vücut hücrelerine yanlışlıkla saldırarak bir iltihabi tepkiye yol açarlar. 

Dişlerdeki kırıklarda tahriş edici özellikleri ile kanser cinsi dokulara dönüşümü tetikleyebilirler. Ağızda 10 günden daha uzun süreli iyileşmeyen bir yara varsa mutlaka değerlendirmelidir.


Aftın Tedavisi


Uçuk tedavisinde bazı antiviral ilaçlar kullanılabilmektedir. Fakat her ikisi içinde en etkili tedavi lazerle yapılan tedavi olmaktadır. Özellikle uçuk çıkmadan ilk belirtiler başladığında lazer uygulanması virüsleri öldürdüğü ya lezyonun oluşumunu tamamen durdurmakta ya da çok kısa sürede iyileşmesini sağlamaktadır. Bu ilk belirtiler kaşınma, karıncalanma. Yanma ve sızlamadır.





Aft Nedir ?


Ağız içindeki yumuşak dokularda görülen küçük, yüzeysel ülserlerdir. Sıcaktan, soğuktan, sert gıdalardan etkilenerek ağrı yaparlar. Ağrılıdırlar ve 5-10 gün içinde iyileşirler. Nedenleri tam aydınlatılamamıştır. İmmün sistem bozukluları sonucu veya virüslerle oluşabilirler. Sürekli yanak ve dudakları çiğnemek aşırı sert diş fırçalamak, tahriş edici madde içeren diş macunları afta neden olabilirler. Ağız hijyeninin iyi olmadığı durumlarda alevlenebilirler. Bulaşıcı değildir. 

Aft oluşumunda vücut direnci çok önemlidir. Travma, stres, sigara içmek, hormonal değişiklikler, asitli veya aşırı tuzlu yiyecekler, lokal tahriş edici faktörler gibi nedenlerle oluşabilirler.

Sürekli ve tekrarlayan aft ve uçuklarda veya bunların yayılıp derinleştiği, cerrahatlendiği durumlarda veya ağız içinde 2 haftayı geçen bir iyileşmeyen yara varsa diş hekiminize veya doktorunuza başvurunuz.


Aft ve Uçuk


Ağzınızda veya dudaklarınızda yemek yemenizi, konuşmanızı engelleyecek kadar şiddetli ağrıya yol açan bir yaralar çok yaygındır. Bilin ki bu konuda yalnız değilsiniz. Pek çok sağlıklı insan tekrarlayan ağız yaralarından şikâyetçidir. 

Bunlar büyük bir oranda aft ve uçuklardır. Aft ağız içinde, uçuk ise dudaklarda nadiren ağız içinde görülür. Fakat ağız içinde olduğu zaman ikisini birbirinden ayırmak zordur. Kadınlarda daha yoğun olarak oluşur.





Ağız Kokusunu Nasıl Önleyebilirim ?


Bunun için ağzınızı elinizle kapatıp burnunuzdan nefes verirseniz ya da bir yakınınıza nefesinizin kokup kokmadığını sorabilirsiniz. Özellikle sabahları pek çok insanda koku olabilir. Çünkü gece boyunca ağızda tükürük akımı durur. Konuşmanın ve yemek yemenin, dilin hareketlerinin mekanik temizlik etkisi ortadan kalkar. Ağızdaki mikroorganizmalar için ideal bir üreme ortamı oluşur. O yüzden gece yatmadan dişlerin fırçalanması ve diş ipi kullanılması dişlerin üzerindeki mikroorganizmaları ve kalıntıları yok edeceği için temel bir uygulamadır. Sabah kahvaltıdan sonrada dişlerin ve dilin fırçalanması ve diş ipi kullanılması günün kalan kısmındaki kokuyu engelleyecek ve uzun dönemde diş ve diş eti problemlerinin gelişmesini durduracaktır;

Ağız hijyenini yukarda anlatıldığı şekilde sağlamak,
Yediklerinize ve içtiklerinize dikkat etmek,
Takılıp çıkarılan protezler her gece mutlaka çıkarıp temizlenmek, tekrar sabah takarak diş etlerinin dinlenmesi sağlanmak,
Diş hekiminizi düzenli olarak ziyaret ederek problemlerin oluşmasını engellemek, olanların başlangıç aşamasında önlenmesi ve düzenli olarak profesyonel temizlik yapılması.

Fırçalama ve diş ipi ile giderilemeyen sürekli ağız kokusu probleminiz varsa, kapsamlı bir diş muayenesi için diş hekiminizi ziyaret edin çünkü daha ciddi bir probleminiz olabilir. Diş hekiminiz size, kötü ağız kokusuna neden olabilecek diş eti hastalığı, ağız kuruluğu veya fazla plak birikimi olup olmadığını söyleyebilir.