31 Aralık 2012 Pazartesi

Diş Kimyasal Beyazlatması (Bleaching)


Dişe bir jel uygulayarak dişin doğal renginin daha açık hale getirilmesidir. Var olan renkten ne kadar açılabileceği veya bu işlemin fayda sağlayıp sağlamayacağına diş hekiminiz karar verecektir. Diş hekimi muayenehanesinde veya evde uygulanabilir. Her iki durumda da jelden açığa çıkan maddeler dişin renk pigmentlerini etkisiz hale getirerek rengin daha açık hale gelmesine sebep olur. Fakat dişlerde grilik hakimse bu kişilerde beyazlatma bu yöntemle elde edilemeyebilir. Çünkü bu kişilerde tam tersi renk pigmentleri az olduğu için diş ağızın içinin karanlığını yansıtarak gri gözükmektedir. Eğer mutlaka beyazlatma istenirse lamina veya kaplama yapmak düşünülmelidir.

Beyazlatma ile elde edilen renk büyük ölçüde kalıcıdır. 3 yıl sonra hastaların % 67'sinde renk hala aynıdır. Dişlerin rengi yaşla birlikte koyulaşır. Bu yüzden kısa zamanda değil ama uzun yıllar içinde renkte bir koyulaşma olacaktır.

Klinikte yapılan beyazlatma da diş hekimi dişlerin üzerine özel bir jel uygulayarak çeşitli yöntemlerle (ışınlı cihazlar, kendi kendine aktive olan materyaller vb.) kısa sürede istenen beyazlığı elde edecektir.

Evde yapılan beyazlatma da ise diş hekiminiz dişlerinizden ölçü alarak dişlerinize tam oturan bir plak yapacaktır. Bu plağın içine taraf edildiği gibi özel jel sürülerek gece uyurken 2-3 saat kadar 1-2 hafta süre ile takarak beyazlatma elde edilecektir. Bu şekilde yapılan beyazlatma biraz daha uzun süre kalıcı olmaktadır. Beyazlatma işlemleri sırasında dişlerde hassasiyet problemleri ortaya çıkabilir. Bu takdirde aspirin kullanılması ve tedaviye birkaç gün ara verilmesi sorunu halledecektir.

Bu işlemler sırasında asitli ve renklendirici yiyecek içeceklerden uzak durmalıdır. Beyazlatma işlemlerinden sonra beyazlatıcı diş macunları destek amacı ile kullanılabilir. Fakat burada sigara içenlere yönelik özel diş macunları veya tozlar kullanılmamalıdır. Bunlar çok yüksek oranda aşındırıcı içerdiği için dişleri kısa zamanda tahrip ederler.


Diş Beyazlatmanın Uygun Olmadığı Durumlar


Diş eti hastalığı veya çürükler varsa bunların tedavisi bitmeden bir işlem yapılamamalıdır.
•Mine aşınması veya çok hassas dişlerde dikkatli olunmalıdır.
•Hamilelikte ve emzirirken uygulamamalıdır.
•Ön dişlerde değişmesine gerek olmayan kaplama veya dolgular varsa ya bunlar beyazlatmadan sonra değişmeli ya da beyazlatma yapılmamalıdır. Çünkü bu dolgu ve kaplamaların rengi aynı kalacak fakat dişler beyazlaşınca olumsuz bir görüntü ortaya çıkacaktır.
•Dişte baskın renk grilikse bu durumda da beyazlatma fayda sağlamayacaktır.



Pedodonti Çocuk Diş Hekimliği ve Çocuklarda Diş Çapraşıklıkları (Ortodonti)


Çenelerin karşılıklı ilişkilerinin veya çeneler ile dişlerin büyüklüklerinin uyumsuzluğu durumunda oluşan problemler ortodonti tedavi ile çözüme kavuşabilir. 



Ağız Kokusu

Her insanın zaman zaman yaşadığı bir problemdir. Ağız kokusunun 100 den fazla sebebi vardır. En önemli sebeplerden birisi ağız içi problemlerdir. Daha sonra burun ve boğaz problemleri gelir. Sindirim sistemi rahatsızlıkları, sigara ve alkol kullanımı, sistemik hastalıklar vb. bunları takip eder;
•Ağız içi problemler; Diş fırçası ve diş ipi kullanmamak en önemli ağız kokusu sebeplerindendir. Ayrıca ağız hijyeninin uzun süreli aksaması kalıcı olarak diş eti problemlerine yol açar. Buda kokuya sebep olur. Çürük dişler, kırık dişler, gömülü dişler, uyumsuz protezler, kenar uyumu bozulmuş dolgular diğer kokuya sebep olabilecek sebeplerdir. Bu etkenler tedavi edildiği takdirde bunların sebep olduğu koku kaybolacaktır. Ayrıca fizyolojik sebeplerle, ilaç kullanımı nedeniyle, ağız açık uyuma sonucu veya bazı hastalıklarda tükürük akımı azaldığı zaman ağız kuruluğuna sebep olarak kokuya sebep olabilir.
•Soğan, sarımsak gibi kokulu yiyeceklerin yenmesi. Sarımsak kokusu fırçalama ile hemen uzaklaştırılamaz. Çünkü sarımsağın daha sonra olan kokusu aslında kan gazları yoluyla gelen bir koku olduğu için ağız içindeki herhangi bir koku alıcı madde ile önlenemez. Ancak kanın içindeki gazların azalması ile yok olur. Yine bazı kan hastalıklarında da benzer şekilde koku olabilir.
•Sigara ve alkol kullanımı.
•Burun ve boğaz hastalıkları: Boğazda olabilecek farenjit veya burunda olabilecek sinüzit cinsi rahatsızlıklar nefeste kokuya sebep olacaktır.
•Sindirim sistemi rahatsızlıkları; Mide bağırsak sistemindeki hastalıklar da önemli bir kaynaktır.
•Şeker hastalığı, karaciğer ve böbrek hastalıkları gibi sistemik hastalıklar.

Pedodonti Çocuk Diş Hekimliği ve Çocuğu Diş Tedavisine Nasıl Yönlendirebilirim ?

Küçük yaştan itibaren kontrolleri yapılan bir çocuk olağan rutin bir işlem olarak kabullenir. Sadece muayenelerin yapıldığı birçok gidiş gelişten sonra günün birinde bir şeyler yapılması gerektiğinde bazı rahatsızlıklar duysa bile bunu olağan kabul eder. Halbuki ilk defa bir ağrı veya acil bir durum için diş hekimine götürüldüğü taktirde oluşacak rahatsızlıklarını farklı değerlendirip demek ki ben buraya geldiğimde canım acıyacak diye düşünüp diş hekimine karşı bir antipati, korku gelişecektir.

Anne babaların çocuklara yaklaşım tarzı çok önemlidir. En önemli nokta çocuğa hiç canın acımayacak şeklinde yalan söylememelidir. Bunu söylediğiniz anda çocuk sesini çıkarmasa bile size bu konuda güvenini kaybedecektir. Dişi yapılırken bazı rahatsızlıklar duyabileceğini ama bu çürükler yapılmazsa ilerde çok ağrıyabileceğini, dişlerini kaybedebileceğini, daha iyi bir gülümseme ve daha iyi yemek yiyebilmek için bu işlere katlanmak zorunda olduğunu, büyüklerinde aynı şekilde dişlerini yaptırdığını ifade etmek lazımdır. Ayrıca çocuğa diş hekimine gittiği zaman kendisinin istemediği ve onaylamadığı hiçbir şeyin yapılmayacağı güvencesi verilmelidir.

Çocuğu ikna etmek için uzun bir zaman ayrılmalı dolaylı olarak çevreden örnekler verilerek ikna edilmelidir. İkna ederken kesinlikle bir zorlama veya ufak tefek hediyeler dışında çok büyük vaatlerde bulunulmamalıdır. Çocuk gerekliliğine inandığı için dişini yaptırmalıdır.

Diş hekimine gidildiği zaman da eğer dişlerini yaptırmaktan vazgeçerse “buraya kadar sırf bu iş için işimizi gücümüzü bırakıp geldik diyerek çocuk zorlanmamalıdır. Büyük bir bireyi ne kadar zorlayabiliyorsanız çocukta ancak o kadar zorlanabilir. Birkaç gidiş gelişten sonra çocuk ikna olacaktır. Halbuki zorla veya kandırarak yapılan bir tedavi ömür boyu diş hekimi korkusuna yol açacaktır.

Diğer önemli bir konuda çocuğa dişi yapılırken anne babasının bekleme odasında bekleyeceği, muayene odasında sadece dişi yapılan kişinin olabileceği anlatılmalı. Ayrıca istediği an koltuktan kalkarak anne babasının yanına gidebileceği özellikle belirtilerek ikna edilmelidir. Çocuğun yanında ebeveynlerinden birinin bulunup destek olması diş hekimini saldırgan, ebeveyni koruyucu konumuna sokarak çocuğun tedirginliğini artırıp anne babaya sığınma isteğini artırmaktadır. Kendi başına iken hiçbir problem olmadan çok iyi bir diyalogla dişini yaptıran pek çok çocuk yakınının odaya girmesi ile ağlamaya veya sızlanmaya başlamaktadır.

Pedodonti Çocuk Diş Hekimliği ve Çocuklarda Kalıcı Dişlerin Tedavisi

Çocuklarda ilk çıkan kalıcı diş 1. büyük azı dişidir. Çocuğun çeyrek çenesinde 5 süt dişi vardır. 1. büyük azı 6 yaşında 5. süt dişinin arkasında altıncı diş olarak çıkar. Herhangi bir süt dişini düşürmeden geldiği için anne babaların bu konuda bilgisi yoksa süt dişi nasıl olsa değişecek diye önemsenmeyebilir. 6 yaş dişi çocukların ömür boyu kullanacakları bir diştir. Üstelik bu yaşlar çocukların henüz ağız hijyenini çok iyi sağlayamadıkları yaşlardır. Bu nedenle çocuklara daha önce de belirttiğimiz gibi diş fırçalama alışkanlığının kazandırılmalıdır. Fırçalama oyun şeklinde yapılmalı ve eğer başlangıçta çocuk diş macununun tadından veya köpüğünden rahatsız oluyorsa diş macunu koymadan fırçalatmalıdır.

Ayrıca çürük oluşturucu besinleri kontrollü yemesi öğretilmelidir. Bundan kasıt çocuğun şeker yememesi değildir. Şeker yeme ihtiyacı ve arzusu vardır. Peki, ne yapmamız lazım? Yemeğini yedikten sonra istediği kadar çikolata, şeker yiyip sonra dişlerini fırçalaması gerektiği öğretilmelidir. En büyük sorun etrafta ve evlerde bol miktarda olan şeker, çikolata cips gibi gıdaların gün içinde sürekli yenmesi ile olmaktadır. Örneğin bir çikolatadan bir parça ısırıp yarım saat sonra bir parça daha, 1 saat sonra bir parça daha böylece gün boyu ağızda sürekli şeker oluyor ve zarar veriyor. Halbuki, aynı çikolatayı bir seferde yiyip sonrasında dişlerini fırçalasa hiçbir problem olmaz. Aynı disiplinin okul kantinleri konusunda da gösterilmesi lazım. Her teneffüste kantinden bir şeyler alıp yememesi gerektiğini öğrenmesi faydalı olacaktır.

Bunun yanında diş hekimi tarafından koruyucu tedaviler uygulanarak çocukların daimi dişlerinin çürümesi önlenir. Düzenli olarak 6 ayda bir çocuk diş hekimine götürülmeli gerekirse bazı koruyucu uygulamalarla çürük önleme tedavisi ve eğer başlamışsa çürüklerinin tedavisi yapılabilir.

Pedodonti Çocuk Diş Hekimliği ve Süt Dişlerinin Önemi

Çocuğun diş kontrolleri süt dişlerini tamamladıktan sonra yaklaşık 3 yaş civarında başlamalı ve düzenli olarak devam etmelidir. Çocukların diş sağlığında temel amaç problemleri engellemek yani koruyucu hekimliktir. Koruyucu tedavi için anne, baba ve diş hekimi arasında çocuğun erken yaşlarından itibaren sıkı bir işbirliği kurulmalıdır. Amaç çocukta oluşabilecek çürüklerin ve diş çapraşıklıklarının, bozukluklarının önüne geçmektir. Çürüklerin yol açtığı madde kayıpları diğer dişlerin kayarak alttan gelecek daimi dişlerin yerinin işgal edilmesine yol açıp çapraşıklıklara, diş eti problemlerinin artışına veya dişlerin hiç sürememesine sebep olabilir. Bunlar süt dişi nasıl olsa değişecek diye çekimleri söz konusu değildir. Yerine gelecek daimi dişler ancak yaşı gelince çıkar hatta süt dişi çok erken çekildiyse normalden daha geç bile çıkabilir. Daimi dişler 6-12 yaşları arasında çıkar.

Süt dişleri çıkmaya başlayınca çocuk beslendikten sonra çocuğa su içirilmeli ve arkasından temiz bir tülbentle dişleri temizlemelidir. Ayrıca sütün içine katkı maddesi olarak şekerli gıdalar katılmamalıdır. 2 yaşından itibaren dişlerini fırçalaması öğretilmelidir. Bu dönemde çocuk kendisi dişlerini fırçaladıktan sonra anne veya baba fırçayı alıp nazik bir şekilde çocuğun ağzını açtırıp dişlerini fırçalayabilir. Fırçalama oyun şeklinde yapılmalı ve eğer başlangıçta çocuk diş macununun tadından veya köpüğünden rahatsız oluyorsa diş macunu koymadan fırçalatmalıdır.

Pedodonti Çocuk Diş Hekimliği ve Çocuklarda Çürük Oluşumu İle Biberon Çürüğü

Çocukların 1yaşından sonrada geceleri biberonla süt içmeye ve sonrasında uyumaya devam etmeleri sonucu bütün dişlerin boyun bölgelerinde çok erken yaşlarda biberon çürükleri dediğimiz yaygın çürükler oluşmaktadır. Çünkü ağızda kalan süt bulaşığı bu bölgelerde yoğunlaşıyor. Gece ağızda tükürük akımı ve dilin mekanik temizlik etkisi olmadığı için bakteriler için ideal bir üreme ortamı oluyor. Belli bir süreden sonra sütü bardakla içmesi temin edilmelidir. Gece yatmadan sütünü içtikten sonra dişlerini fırçalayıp yatması gerekir.

Fırçalamaya rağmen ağızda özellikle dişlerin çukur bölgelerinde çürükler oluşabilir. Bunlara ne kadar erken müdahale edilirse o kadar sağlıklı olur. Çürüyen dişler enfeksiyon kaynakları olarak vücutta pek çok kalıcı hasara yol açabilir. Çürüklerin yol açtığı madde kayıpları diğer dişlerin kayarak alttan gelecek daimi dişlerin yerinin işgal edilmesine yol açıp çapraşıklıklara, diş eti problemlerinin artışına veya dişlerin hiç sürememesine sebep olabilir.

Pedodonti Çocuk Diş Hekimliği ve Çocuk Diş Tedavisi

Çocuklarda 6. ayda süt dişleri sürmeye başlar. 24-30. aylarda tamamlanır. Her bir çeyrek çenesinde 3 tane kesici, 2 tane azı dişi olmak üzere 5 diş vardır. 6 yaşındayken 5. dişinin arkasından 6. diş olarak ilk daimi dişi olan 1. büyük azı dişi çıkar. Herhangi bir diş düşürerek gelmediği ve çoğunlukla da çıkarken çocukta herhangi bir rahatsızlık yaratmadığı için anne babalar bu dişin daimi diş olduğunun farkına varmayıp çürümesini önemsemezler. Bu nedenden 10-15 yaş civarında bu dişi çekilen çocuk sayısı çok fazladır. Yetişkinlerde eğer ağzında bir diş eksikliği varsa çok büyük istisnalar haricinde bilin ki bu diş eksiktir.

Daha sonra 7 yaşında ön dişlerden dişler değişip daimi dişler gelmeye başlar. 11 yaşında son süt dişleri değişir. 12 yaşında arkadan 7 diş olarak 2. Büyük azı dişi çıkar ve daimi dişlerin çıkması tamamlanmış olur. Buna daha sonra 18-25 yaş arasında 20 yaş dişleri eklenir.

Yapılan araştırmalarda 6-12 yaş grubu çocukların % 97'sinin dişlerinde tedavi edilmesi gereken çürükler vardır. Daimi diş olan 1. büyük azı dişinin, 6-12 yaş grubundaki çocukların % 40'ında çürük olduğu tespit edilmiştir. Dolguları yapılmayan bu dişler ilerde çekilip birçok diş kayıplarına ömrünün tümünü etkileyecek şekilde hayat konforunun düşmesine sebep olmaktadır. 

Diş Beyazlatma ve Diş Taşı İle Lekelerin Temizliği


Diş taşları dişlere yapışan bakteri plaklarının üzerine tükürükteki kalsiyum, gıda artıkları ve ağızdaki diğer maddelerin çökmesi sonucu sertleşmesi ile oluşur. Ayrıca yediğimiz, içtiğimiz renklendirici gıdalar zaman içinde dişlerde boyanmaya neden olabilir. Sadece estetik amaçla değil diş etinin ve dişlerin sağlığı için bunların temizlenmesi gereklidir. Denizdeki kayalar midyeler için neyse diş taşları da bakteriler için öyledir.


30 Aralık 2012 Pazar

Diş Beyazlatma


Beyazlatma işlemi ile 2 farklı işlem kast edilmekte ve çoğu zaman bunlar birbirine karıştırılmaktadır;
Diş taşlarının ve dişteki yüzeysel renklenmelerin temizlenmesi ile elde edilen dişin var olan doğal rengi,
Dişin doğal renginin daha beyaz hale gelmesi için yapılan işlemlerle elde edilen beyazlık (Bleaching).

Kişinin beklentileri de önemlidir. Diş beyazlatma tamamıyla kozmetik amaçla yapılan bir işlemdir. Bazıları, beyazlatıcı diş macunları ile bekledikleri sonucu elde ederken, bazıları dişlerinin rengi çok koyu olmamasına rağmen daha beyaz bir doğal diş rengi ister, bir diğeri ise koyu renk dişlere sahip olmasına rağmen görünümünden memnundur. Bazı kişilerde dişlerindeki ciddi renklenmelerin düzelmesi ve gülümsemelerinin istedikleri gibi olabilmesi için porselen kaplamalar veya dolgular isteyebilirler. Sizin için uygun olan seçeneği diş hekiminizle beraber onun tavsiyeleri ile belirleyebilirsiniz.


Ağız ve Çene Cerrahisi


Her türlü diş ameliyatları ve implant operasyonları uygulanmaktadır.


Kanal Tedavisi ve Dolgusu


Dişin iç kısmında damar ve sinirlerden oluşan öz odası adı verilen dişin beslenmesini sağlayan doku bulunmaktadır. Dişin içindeki sinir dokusu çürük, diş eti hastalığı veya dişe gelen darbeler sonucu hasar görebilir. Şiddetli diş ağrısı, şişme gibi belirtiler varsa dişin içine sızan mikroorgnizmalar öz odası tamamen tahrip olmuş demektir. Kanal tedavisi; bu tahrip olan dokuları temizleyip, dişin içini dezenfekte edip zarar görmüş dişlerin ağızda tutulup, sağlığına kavuşturulması için yapılan tedavidir. Dişin sinir dokusu çıkarılarak bu boşalan alanın kanal dolgu maddeleri ile doldurulur.

Şu anda elimizdeki modern aletlerle ağrısız, hızlı ve eskiye oranla daha yüksek başarılı kanal tedavileri yapabiliyoruz fakat en iyisi çürüklerin zamanında tedavi edilip kanal tedavisine ihtiyaç kalmamasıdır. Çünkü kanal tedavisi başarı oranları diğer tedavileri göre düşüktür. Ayrıca kanal tedavisi yapılan dişlerin kırılganlığı arttığı için kaplama yapmadır.


Amalgam Dolgu Sonrası Hastaya Uyarılar


Uygulamanın yapıldığı tarafı en az bir saat kullanmaması ve takip eden 24 saat içinde de dikkatli olunarak sert şeyleri o bölgede çiğnememesi hastalardan istenmelidir. Amalgam dolgulardan sonra kısa süreli bir sıcak-soğuk duyarlılığı olabilmekte ve bu zamanla kaybolmaktadır. Ancak ender olsa da bazı kişilerde ağızda çeşitli metaller bulunduğunda ya da çatal gibi başka bir metal girdiğinde elektriklenmeden doğan hassasiyetler olabilmektedir. Geçmeyen duyarlılıklarda duyarlılığın yalnızca bu sebepten olduğuna emin olduktan sonra dolgunun metal olmayan bir dolgu ile değiştirmek çözüm olabilir.


Amalgam Dolgudaki Civa Zararlı Mıdır ?


Amalgam dolgudaki civa diğer metallerle kimyasal reaksiyona girerek yapısı değişir ve zararsız hale geçer. Çiğneme ve öğütme sonucunda ağızda açığa çıkan civa miktarı su, hava ve yiyeceklerde alınan miktardan çok daha küçüktür. 20 tane dişinizde amalgam dolgu olsa bu yüzden alacağınız civa miktarı gıdalardan aldığınızın 1/5'i kadardır. Üstelik bu araştırma Karadeniz değil okyanus balığı yiyen ve çevresel şartları çok iyi ülkelerde yapılan araştırma sonucudur.






Amalgam Dolgular

Halk arasında siyah dolgu veya gümüş dolgu olarak bilinen amalgam dolgu maddesi; gümüş, kalay ve bakır alaşımının, civa ile karıştırılması ile elde edilir. Amalgam hala en zararsız, en uzun ömürlü dolgu maddesidir. Yılda, bir milyardan fazla amalgam dolgu yapıldığı hesaplanmıştır. Altından yapılan dolgular dışındaki dolgular amalgam kadar uzun ömürlü değildir. Amalgamın bakteriler üzerinde öldürücü etkisi vardır. Kompozit dolgularda bu özellik yoktur. Ayrıca kompozit dolgular teknik hassasiyet gerektirdiği ve neme karşı hassasiyetinden dolayı bir sızıntı olduğunda, bakterileri engelleyemediği için kanal tedavisine kadar giden ciddi problemlere yol açarlar.




Porselen Dolgular

Porselen dolgular aslında protez olarak kabul edilebilir. Estetik ve dayanıklılıkları çok yüksek dolgulardır. Dolgu için şekillendirilmiş oyuğun (kavite) ölçüsü alındıktan sonra, laboratuarda porselenden hazırlanır, ağızda provaları yapıldıktan sonra yapıştırılır. Özel teknik ve çok hassas çalışma gerektirirler. Diğer dolgulara göre, uygulandıkları diş ve komşu dişler ile çok daha uyumlu ve estetiktirler, fakat maliyetleri yüksektir. Özellikle büyük madde kayıplarında, kompozit dolgu veya kaplama yerine tercih edilebilirler.


Estetik Dolgular - Kompozit Dolgular

Kompozit dolgular ya da halk arasındaki söylenişiyle beyaz dolgular dişin kendi rengini taklit edebilen dolgulardır. En önemli avantajları estetik olmalarıdır. Dolgu yapıldıktan sonra hemen cilalanıp kullanılabilirler. Kompozit dolgu maddeleri hastanın görünümünden memnun olmadığı durumlarda dişin renginin ve formunun değiştirilmesi için de kullanılabilir. Bu dolgular özel bir ışık kaynağı ile sertleştirir. Amalgam dolgulara göre yapımı daha uzun sürer. Zaman içerisinde dolguda renkleşme ve aşınmalar görülebilir.


Dolgular

Diş çürüğü tespit edildikten sonra, en kısa zamanda temizlenerek dolgusu yapılmalıdır. Kullanılacak dolgu maddesi seçilirken dişin konumu, işlevi ve dolgunun büyüklüğü göz önünde bulundurulur. Çiğneme fonksiyonu azı dişleri bölgesinde gerçekleştiği için, bu dişlere dolgu yapılırken, ön dişlere göre daha dayanıklı dolgu maddelerinin kullanılması gerekir. Ön dişlerde ise, estetik özellikleri yüksek bir dolgu maddesi tercih edilir.



29 Aralık 2012 Cumartesi

Yetişkin Ortodontisi


Sadece diş kaynaklı bozukluklar her yaşta tedavi edilebilmektedir. Fakat tedavi süresi daha uzun olmaktadır. Ayrıca sosyal nedenlerle tel takma konusunda çekinceler oluşabilmektedir. Bazen çekilen dişler dolayısıyla kayan dişleri yerine geri getirmek veya boşlukları protez öncesi düzenlemek için de ortodonti tedavi yaş sınırı olmadan yapılmaktadır.





Ortodonti Tedaviye Ne Zaman Başlamalıyım ?


Erken yaşlarda da bazı müdahaleler gerekli olabilir fakat çoğu zaman tedavi için çocuğun buluğ çağı atılımının başladığı ve süt dişlerinin değişiminin bittiği 10-11 yaşları civarı uygun olmaktadır. Bu kararı vermek için ayrıntılı tetkik ve muayeneler gerekmektedir. Bu değerlendirmeler sonucu baştan sona tedavinin nasıl yapılacağına daha başlamadan karar vermek mümkün olmaktadır. Eğer çene kemiklerini ilgilendiren bozukluk varsa bu dönemde tedavi yapılmazsa ergenlik döneminden sonra bunu basit bir şekilde tedavi etmek mümkün olmamaktadır. Eğer bozukluk sadece diş kaynaklı çenelerle ilgili problem yoksa bu her yaşta tedavi edilebilmektedir.

Bebeklikle buluğ çağı arasındaki dönemde de bazı müdahaleler gerekebilmektedir. Bunlar parmak emme, dilini dişlerinin arasına sokma veya tek bir dişin ters bir kapanışta kalması durumları düzeltmek için olabilir.  Eğer süt dişleri zamanından evvel çekilmek zorunda kalırsa diğer dişlerinin kaymasını engellemek için çekilen dişin yerini muhafaza eden bir yer tutucu yapmak gerekebilir.


Ortodonti Tedavi Nasıl Yapılır ?


Bu amaçla takılıp çıkarılan protez benzeri apareyler yanında dişlerin üzerine yapıştırılan tutucular yoluyla sabit tel uygulayarak da tedavi yapılabilmektedir. Çoğu vakada bu ikisinin birlikte kullanımları gerekmektedir.  Dişlerin üzerine tel takılarak yapılan tedaviler metal tutucular yanında estetik nedenlerle porselen tutucularda kullanılabiliyor. O taktirde metal olarak sadece tel gözükecektir. Fakat porselen tutucuların kırılganlığı daha fazla olduğu için daha çok yetişkin hastalarda tercih edilmektedir. Ayrıca bu tutucular uygun hastalarda dil tarafından da uygulanabilmektedir. 

Dişler ve çene kemiklerine çeşitli kuvvetler uygulayarak dişlerin yerleri ve çene kemiklerinin büyüklüğü, hacmi üzerinde değişiklikler yapılmaktadır. Bütün bu tedaviler sırasında ağızda pek çok aparey, tel ve braketler olduğu için ağız hijyenine çok dikkat edilmelidir. Ayrıca tutucu braketlerin kırılmaması için sert gıdaları dikkatli yemeli asitli içeceklerden kaçınmalıdır.


Ortodonti Tedaviye İhtiyacım Var Mı ?


Ortodonti tedavi ihtiyacı genellikle çocukluk döneminde ortaya çıkmaktadır. Zaten yapılacak rutin kontrollerde diş hekiminiz problemleri görecektir. Tedavi ihtiyacı ve zamanının kesin olarak belirlenebilmesi için ayrıntılı bir muayene gereklidir. Bazı belirtiler bu konuda fikir verebilir;
•Alt veya üst dişler diğer çeneye göre aşırı önde veya geride ise,
•Normalde üst dişler alt dişleri kapatır. Ön veya arka bölgede bunun tersi bir durum varsa veya tam üst üste geliyorsa,
•Diş dizisinden bir veya birkaç diş diğerlerinden farklı olarak daha içerde veya dışardaysa,
•Önden tam karşıdan bakıldığı zaman dişler arasında dikey yönde bir aralık görülüyorsa,
Dişler arasında aşırı boşluklar veya üst üste binmeler varsa,
•Süt dişlerinin erken kayıplarında.


Ortodontinin Faydaları


Estetik bir görünüm elde edilmesi, gülüşün düzeltilmesi. Böylece kişinin kendini daha iyi hissetmesi,
Dişlerin daha rahat fırçalanmasını temin ederek diş çürüklerinin ve diş eti problemlerinin engellenmesi,
•Dişlerdeki düzensizliklerin çene ekleminde olumsuz kuvvetler yaratarak yaratabileceği ağrı ve rahatsızlıkların engellenmesi,
Çene yapısının bozukluğu sebebiyle ağızdan ve zor nefes alma sonucu ağız problemleri dışında burun, boğaz problemler ile uzun dönemde kalp akciğer problemlerinin tetiklenmesinin önüne geçilmesi.


Ortodonti


Dişlerin düzensizliği ve çapraşıklığı ile uğraşan bir diş hekimliği dalıdır. Çenelerin karşılıklı ilişkilerinin veya çeneler ile dişlerin büyüklüklerinin uyumsuzluğu sonucu oluşan problemlerin çözümü ile uğraşır.


Periodontoloji Diş Eti Hastalıkları ve Diş Eti Tedavisi Nedir, Nasıl Yapılır ?


Diş fırçalamada 10 yıllar boyu yaptığımız hatalar sonucu, diş etlerinde ve diş yüzeyinde oluşmuş olan iltihabi dokuların, ölü dokuların, bakterilerin ve toksinlerin ağızdan uzaklaştırılmasıdır. Bu tedavi bazı el aletleri ile yapılabildiği gibi lazer yardımı ile de yapılabilir. Eğer dişin etrafındaki kemikte çok tahribat varsa ikinci aşamada bu fazlalıkların yarattığı aşırı derin diş eti ceplerinin cerrahi yöntemlerle normal boyutlarına getirilmesi ve şekillendirilmesi gerekebilir.


Periodontoloji Diş Eti Hastalıkları ve Diş Eti Hastalığı Nasıl Önlenir ?


Yaşam boyu dişlerinizi korumak için dişlerin üzerinde biriken bakteri plağını düzenli olarak uzaklaştırmak gerekir. Bu da diş fırçalama ile olur. Hiçbir diş macunu, ağız gargarası veya ilaç bakteri plaklarını engellemez. Diş fırçası ve diş ipi kullanmak gerekir. Yani mekanik olarak bakteri plaklarının düzenli olarak her gün dişlerden uzaklaştırılması gerekir. Ayrıca diş hekimine düzenli olarak gidilerek kontroller yaptırılması, diş taşlarının temizlenmesi sorunların büyümesini engelleyecektir. Diş taşı temizliği, diş fırçası ve diş ipi ile temizleyemediğimiz bölgelerdeki sertleşmiş diş taşlarının ortamdan uzaklaştırılmasını sağlar.


Periodontoloji Diş Eti Hastalıkları ve Bakteri Plağı Nedir ?


Doğumla birlikte ağıza yerleşen mikroorganizmalar bizim bir parçamızdır. Onları yoketmek veya ağızdan tamamen uzaklaştırmak mümkün değildir. Bu mikroorganizmalar dişin üzerine yapışkan bir plaka halinde yapışırlar. Biz bu tabakaya bakteri plağı diyoruz. Ağızdaki mikroorganizmalar, hücre döküntüleri, tükürüğün yapısındaki kalsiyum, gıda artıkları yapısını oluşturur. Bakteri plağı diş fırçaladıktan 20 dakika sonra oluşmaya başlar. 

Bakteri plağını dişten uzaklaştırmanın tek yolu mekanik temizlik yani diş fırçalamak ve diş ipi kullanmaktır. Hiçbir gargara, hiçbir diş macunu, hiçbir ilaç diş eti problemlerini tek başına engellemez bunlar ancak yardımcıdır. Asıl olması gereken diş fırçalamaktır. Diş fırçalamakla yaptığımız bu bakteri plağını dişlerden uzaklaştırmaktır. Yoksa gıda artıklarını değil. Halbuki diş fırçalamayı yapan insanların çoğu aslında ne kadar yetersiz fırçaladıkları gösterildiğinde şaşırırlar. Bakteri plağını etkin bir şekilde dişlerden nasıl uzaklaştıracaklarını bilmezler. On yıllar süren bir süreçte de bakteri plağının içerdiği milyarlarca mikroorganizmanın oluşturduğu enzimler, toksinler ve asitler dişlerimizi, diş etlerimizi tahrip eder. Zamanla bu plak sertleşip diş taşı halini alır.


Periodontoloji Diş Eti Hastalıkları ve Diş Eti Problemi Nedir ?


Diş-diş eti ilişkileri nasıl olmalıdır, normali nedir? kısaca bunu anlatacak olursak; diş-diş eti birleşiminde 0.5 ile 1.5 mm en çok 2 mm derinliğinde diş eti cebi vardır. Fırçalamada hata yapıldığı zaman bu bölgede kalan mikroorganizmaların çıkardığı enzim ve asitler diş etini tahriş eder. Fırçalama hataları devam ettiği zaman bakteri plakları diş taşı haline dönüşerek dişi çevreleyen kemikte tahribat yaparlar. On yıllar içinde bu tahribat ilerler. Dişin kemik desteği azaldığı için diş sallanmaya başlar ve sonuçta dişin çekimiyle sonuçlanır. 

Halk arasında piyore diye adlandırılan diş eti problemleri, yıllarca süren fırçalama eksiklikleri ve hataları sonucu oluşan tahribatlardır. Kişi dişini sıkma, bir şeyle karıştırma, bastırınca rahatlayacakmış hissine sahiptir. Uzun yılar devam eden diş eti problemleri sonucu hastalar dişlerinin boyunun uzadığından şikâyet ederler hâlbuki dişin boyu aynıdır. 

Bahsederken hep diş eti çekilmesi diye bahsediyoruz. Aslında çekilen diş eti değil diş etinin kemik desteğidir. Diş eti alttaki kemik destek yok olduğu için geri çekiliyor. Tabi bu kemik erimesi ile sadece dişlerini kaybetmiyorlar. Üzerine protezlerin yapılacağı çene kemiklerini de kaybediyorlar. Tüm dünyada 35 yaşından sonra çekilen her 3 dişten 2 tanesi diş eti problemlerinden dolayı çekilmektedir. Diş eti tedavisi yapılmadan yapılan protez uygulamaları tahribat devam ettiği için başarısız olup çok kısa sürede tekrarlanmaları gerekecektir. Diş eti tedavisi ile dişler sağlıklı hale geldikten sonra protez ile ilgili işlemleri yapmak lazımdır.  Diş eti tedavisi kaybedilen dokuları geri getirmez, sadece tahribatın daha ileri gitmesini engeller. Tedavi sonrasında da ağız temizliğine dikkat edilmezse problemler tekrar başlayacaktır.


Periodontoloji Diş Eti Hastalıkları ve Diş Eti Tedavisi


Sağlıklı bir diş eti açık pembe renkli, mat, portakal kabuğu görünümündedir. Sağlıksız hale gelmiş bir diş eti ise parlak renkli, şiş ve dokunmakla kanar haldedir.


28 Aralık 2012 Cuma

Lazerin Periodontoloji Diş Eti Tedavisinde Kullanılması


Diş eti hastalıklarının tedavisinde lazer uygulaması tedavinin başarısını artırmakta, hastaların %90'ında uyuşturma gerekmediği için daha az zaman ve randevu gerekmekte, daha az ağrı ve rahatsızlık oluşmaktadır. 
•Tedavi sonrası iyileşme çok hızlı olmakta, hastalar günlük programlarını aksatmamaktadırlar. 
Estetik amaçla yapılan diş eti şekillendirmeleri daha kısa zamanda sonuçlandırılmaktadır.
•Dişlerin boyunu uzatmak için lazerin doku seçici özelliği kullanılarak dikiş atma ihtiyacı kalmadan yapılabilmektedir.
İmplantlar çevresinde oluşabilecek diş eti problemlerinin tedavisinde en etkin tedavi yöntemidir.


Lazerin Dolgu ve Kanal Tedavisinde Kullanılması


•Lazerle yapılan dolgularda dişin yüzeyinde bir artık tabakası kalmadığı için yapılan dolgular daha sağlıklı ve uzun ömürlü olmaktadır.
•Dişe ısı uygulanmadığı için dişin sağlığı daha iyi korunmaktadır.
Dişte sterilizasyonu sağladığı için özellikle derin bölgelerde tedavinin başarısını artırmaktadır.
•Dişi uyuşturma ihtiyacı daha azdır.
•Kanal tedavisinde kanal içinin lazerle sterilizasyonu kanal tedavisinin başarısını artırmaktadır. 
•Hassas dişlerin lazerle tedavisi sırf bu yüzden yapılan dolguları ve kaplamaları azaltmaktadır.


Lazerin İmplant ve Cerrahi İşlemlerde Kullanılması


İmplantlar yerleştirilip iyileştikten sonra implantların üstünün açılması için lazer kullanılması iğne ihtiyacını ortadan kaldırmakta, işlemi basitleştirmekte ve zaman kazandırmaktadır. 
•Diş çekiminden hemen sonra yapılan implantlarda çekim yerine uygulanarak bakterilerin yok edilmesini sağlar.
İmplantlar çevresinde oluşabilecek diş eti problemlerinin tedavisinde en etkin tedavi yöntemidir.
•Ağız içinde oluşan çeşitli patolojik büyümüş kitleler, dil ve dudak bağlantıları lazerle kısa zamanda ve çoğu zaman uyuşturmadan tedavi edilebilir.
•Ağız içi cerrahi işlemlerde ağrı, şişlik gibi komplikasyonları ve operasyon sonrası enfeksiyon riskini azaltır. İyileşmenin çok hızlı olmasını sağlar. 
•Sağlıklı dokularda herhangi bir tahribat, yanma oluşturmadığı iyileşmenin çok hızlı olması büyük avantajlarındandır.
Diş etlerinde aşırı derecede mor renklenme bulunan hastalarda lazer ile bu aşırı renkli tabakalar yüzeysel olarak kaldırılarak alttan pembe renkli diş eti dokusunun gelmesi sağlanarak başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir.
•Aft ve uçuklarda lazerle tek ve kısa bir seansta tedavi sağlanabilmekte.


Total (Damak) Protez Dişler


Dişlerin tamamının kaybedildiği durumlarda yapılır. Takılıp çıkarılan protezlerde çiğneme kuvveti doğal dişlere göre önemli ölçüde düşer. Buna bağlı olarak damaklarda erime devam ettiği için 5-6 sene sonra protezleri kontrol edip ya yeniden yapmak ya da besleme yapmak gerekebilir. Bu yapılmadığı taktirde erime nedeniyle protezin uyumu çok bozuk olacağı için normalin daha üzerinde erime ortaya çıkacaktır.




Total Protez Dişler

Dişlerin tamamının kaybedildiği durumlarda yapılır. Takılıp çıkarılan protezlerde çiğneme kuvveti doğal dişlere göre önemli ölçüde düşer. Buna bağlı olarak damaklarda erime devam ettiği için 5-6 sene sonra protezleri kontrol edip ya yeniden yapmak ya da besleme yapmak gerekebilir. Bu yapılmadığı taktirde erime nedeniyle protezin uyumu çok bozuk olacağı için normalin daha üzerinde erime ortaya çıkacaktır.



Bölümlü Protez Dişlerin Dezavantajları

•Kaplama yapılması gerektiği için daha pahalıdırlar.
Protezlerin değişmesi gerektiği zaman kaplamalarında değişmesi gerekebilir.
•Gerekli olmasa da destek dişlere kaplama yapmak gerekir.
.Çıtçıtlı protez haricinde de pek çok hassas tutucu cinsi vardır. Bunlar konusunda vakaya göre değişik uygulamalar yapılabilir.




Bölümlü Protez Dişlerin Avantajları


Estetik olarak daha başarılıdır.
•Hasta daha kolay kullanır.
•Daha az oynayan protezlerdir.